28 Şubat 2013 Perşembe

GGG

Şu sıralar sürekli yurt dışına çıkma hayalleri kuruyorum. Hatta daha da ileri gidip yerleşsek mi acaba diye düşündüğüm bile oluyor. Bazen gerçekten buralardan çok uzaklara , farklı kültürlere , farklı bir hayata gitmek istiyorum. Ama öyle tek başıma değil. Ailemle beraber...

Bu hayalin etkisinde fazla kalmış olmalıyım ki , dün gece uçaktaydım. Gidiyordum ama cebimde 5 kuruş bile olmadan . O an ister istemez "ben ne yapacağım şimdi "diye endişeye kapıldım. Sonra da " Aman canım en fazla kredi kartlarını şişiririm , dönerim . Sonra eşim oyar ama olsun gidiyorum ya" diye düşününce rahatladım.

Oğlumda bazen diyor ki ; " Keşke beni yurt dışında doğursaydın. Orada kalsaydık" Ahh be oğlum ben Almanya'da doğdumda ne oldu ? Kalamıyorsun ki , dönüyorsun eninde sonunda Vatanına ... Ama gitmek , görmek ,  gezmek (GGG) lazım hemde çok gezmek lazım. Bir de çok para lazım , çookk...

25 Şubat 2013 Pazartesi

Tesadüfün böylesi...

Tesadüfler güzeldir , heyecan vericidir ve bir o kadar da duygu yüklüdür. Zaman zaman farklı olaylarla hepimiz yaşamışızdır. Ama bu , öyle bir tesadüf ki seni alıp 55 yıl öncesine götürüyorsa , bir anda şimşek gibi beyninle bazı hatıraları geri getiriyorsa gerçekten özel bir tesadüftür.
 
Geçen gün babama bir mail gelmiş. 1950-1960 yılları arasında çekilmiş , siyah beyaz eski İstanbul fotoğraflardan oluşmuş bir sunu. Herşey o kadar doğal , o kadar güzel ki...Bazen o dönemlerde yaşamış olmak isterdim ama  o güzellikleri babamdan dinliyorum... Bu da çok güzel...
 
Neyse , babam sunuya bakarken birden bir sayfada kalakalıyor. Bisikletli bir çocuk var eski istanbul sokaklarında. Üzerindeki tişörtü hatırlıyor tüm hatıralarıyla. Şaşkın , heyecanlı bir şekilde annemi çağırıyor yanına. "Kimi görüyorsun diyor ? " . Annem de hiç düşünmeden " Seni görüyorum"  diyor. Bisikletle gezdiği sokakları hatırlıyor babam , şimdi ise tamamı değişmiş olan sokak ve caddeleriyle. O zamanlarda sokak fotoğrafçıları böyle sokak sokak gezer , fotoğraflar çekerlermiş.  Kim bilebilir ki , 55 yıl sonra bir mail yoluyla haberin bile olmadan çekilen bir fotoğrafın karşına çıkacağını...Ne kadar özel bir an. Aynı heyecanla hemen beni aradı." Sadece maile bak" dedi . Babamın çocukluk fotoğraflarını gördüğümden , tanımakta güçlük çekmedim. Çok güzel bir tesadüf bence, yıllar öncesinden gelmiş hoş bir anı...
 
 

20 Şubat 2013 Çarşamba

Sarma konusu...

Sarma diyince hepimizin aklına en sevdiği ama genellikle de yapmaya üşendiği "yaprak sarması" gelir. İtiraf ediyorum ben tembelim bu konuda. Ama yapılınca seve seve yiyorum . Neyse sarma her şekilde güzeldir ama söz konusu Fitness merkezi olunca çok ilginç geldi . Şimdi diyeceksiniz ki ne alakası var spor salonu ile sarmanın ?
 
Bugün orta yaş üzerinde bir bayan geldi spor salonuna. Ve belli ki hayatında ilk kez sporla tanışıyor . Oldukça değişik biriydi zaten hem kafasındaki kocaman bir fiyonkuyla , hemde konuşmalarıyla. İster istemez kulak misafiri oldum bazı konuşmalara... 
 
Eğitmen arkadaş birebir onunla ilgileniyor , spor aletlerini tanıtıp bilgi veriyor ve kullanımlarını gösteriyordu. Ancak her bir aleti denediğinde dünya kadar laf üretip " Ben bunu kullanamam , ben bunu unuturum , ağırlıkları tek başıma kaldıramam , bak oldu mu , böyle mi ? Siz yokken ben nasıl yaparım " gibisinden sözleriyle eğitmeni yedi durdu. Eğitmen de " Ben her zaman burada olamam ama başka eğitmenler yardımcı olur" dese de ikna edemedi. Sonra bir alette deneme yaparken eğitmene dedi ki :
 
- Yarın akşam misafirlerim gelecek . Hemde yemeğe..
- Hımm çok güzelll...
- Sarma yapacağım onlara ? Bilir misin sen sarma ?  
- Bilirim tabi . Bu arada kaç oldu sayınız ? 20 kg 'lık kütle ile 3 x12 kez yaparsınız.
- Yarın akşam ki gelemem ben . Hımm ama sana sarma getireyim.
- Yok ablacım zahmet etme .
- Yok yok geçerken uğrar getiririm .
- Başka sefere ablacım yokum ben yarın akşam
- Hayy allah olmadı ama şimdi. Aaaaa bak biri telefonunu unutmuş, yazık kaybolmasın? Ben dün paramı kaybettim ya ...
- Kaybolmaz , kaybolmaz kim bıraktıysa gelir alır.
 
O sırada eğitmenle göz göze geldik. Sadece gülümsedik birbirimize . Yazık sarmalarda gitti göz göre göre diyecektim ama :))  Değişikti işte dedim ya . Sonrasında çıkışta bana denk gelmez mi? Nereden geliyorsun sen kardeş ? " dedi. Söyledim , birden durdu yolun ortasında , zonk diye. " Deli misin sen ? Gelinir mi taaa oradan ? Yazık sana , bak benim evim şuracıkta diye diye devam etti...

13 Şubat 2013 Çarşamba

Burcu burcu Gül Kokusu ...

Kendisini çok sevdiğimi bilirsiniz.
Bana göre özel kişilerden ve çok özel seslerden biri.
Burcu Güneş'in yeni albümünün adı  "Gül Kokusu"
Tebrik eder , başarılar dilerim...



Gül Kokusu

Sen sevmeye yeltenmemişsin çocuk
Belki de kendine güvenmemişsin
Gönlün kurak yaşlarla büyümemişsin çocuk
Nefes almak yeter sanma
Yaşamayı öğrenmemişsin

Denedim denedim diyorsun anlamıyorsun
Her sevginin sonu acı çekmek mi sanıyorsun?

Sevenler gerçekten gider mi?
Gitmekle sevgi biter mi?
Gönül gül gibidir
Dikenler gönül deler mi?

Gül kokusu kalır sana dokunanın elinde
Sanma ki kalp yaşar yalanların himayesinde
Zulümler diken olur hercai hevesinde
Unutma dikenin güzelliği yanlız gül sayesinde

11 Şubat 2013 Pazartesi

Öldün sen !!!

Sevdiğimiz insanları kaybettiğimizde üzülüyoruz. Özellikle de öldüklerinde...Ama ben bu kez  hiç üzülmüyorum . Aksine "kendim gömdüm" diyorum ve çok da iyi hissediyorum. Belki birazcık üzüldüm ama değmeyeceğini de anladım.

"Ne diyor bu ?  Neler oluyor ? " dediğinizi biliyorum . Yok yok insanlığımı kaybetmedim. Çünkü , bu ölüm farklı bir ölüm. Çoktan yapılması gereken ama iyi niyet adına hala şans verilen bir durumun adlandırılmasıydı sadece . Ve neden bilmem ama hafiflediğimi hissedediyorum.

Sonsuz hoşgörü , iyi niyet ve dürüstlük bu kadar suistimal edilirse sanırım geriye başka çare kalmaz. Birisi sürekli yalanlar uydurup durumu kurtarmaya çalışırsa ve özelliklede karşısındakini çocuk yerine koyup desteksiz atarsa , dengesiz konuşursa ve bunlara inanıp bir de oynarsa , o kişi sizin için çoktan ölmelidir. Çünkü zaten kendi adına da yaşamıyordur.

Düşündükçe de sinirleniyorum. Bu kadar iyi niyetli yaklaştığım ve hep anlamaya çalışıp , haklı gördüğüm için. Ama neden hep ben anlamalıydım ki ? Anlamaya çalışmak hiç denenmemişken , anlaşılmak istenmek neden ? Bu hayatta sıkıntıları olan tek insan sen misin ki ? Artık ne desen faydasız , yeteri kadar dinledim , yeteri kadar anladım , yeteri kadar inandım ve yeterinden fazlada safı oynadım ama bitti. Tüm yalanların ve inadırdıkların senin olsun . Artık hiç birine inanmıyorum , yalanlarına da cevap vermiyorum. Çünkü , sen öldün ... * Yine de huzur içinde uyu ...

*( hala iyi niyetliyim yaa inanamıyorum kendime , heyy içimdeki insan sevgisine...)