30 Ekim 2013 Çarşamba

5990 kişiyle en mükemmel imzayı atmak ...




Öylesine mutlu , öylesine gururluyum ki böyle bir portrenin parçası olduğuma. Bir bütünün parçalarıyla tek vücut olmak , tek yürek olmak , birlikte can bulmak. Duygularımı anlatmaya kelimeler bulamıyorum. Sadece muhteşemdi o an'ı yaşamak diyebiliyorum. Böyle bir şey anlatılmaz ki , ancak yaşanır...Yaşanmalı da...

Dünya rekoru kırmış olmak da başka bir boyutu ama barkovizyonda kendimizi gördükçe hissettiğim heyecan ve gurur hiç birşeye değişilmez. "Biz buyuz",  "Biz Cumhuriyet'iz " , " Biz Atatürk'üz" dedim...

Bu muhteşem portrenin oluşturulmasında emeği geçen herkese , özellikle Nilüfer Belediye'sine , çekimleri gerçekleştiren Cumhur Aygün 'e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Cumhuriyetimizin 90. yılı hepimize kutlu olsun....

http://www.haberler.com/bursa-da-5-bin-990-kisiyle-ataturk-portresi-5232966-haberi/

28 Ekim 2013 Pazartesi

Sen yoksan bir eksiğiz!

 
Bu yıl bir rekora imza atacak Nilüfer Belediyesini canı yürekten kutluyorum , gurur duyuyorum ve mutlu oluyorum.  Bu projenin bir parçası olmak için de yarın #duruyoruz 'a...
 
Fotoğraf sanatçısı Cumhur Aygün’ün interaktif projesi bu kez Bursa’da 5990 kişi ile hayat bulacak. 5990 kişinin yer alacağı projede havadan çekilecek fotoğraf canlı katılımcı ile gerçekleşen dünyanın en büyük ATATÜRK portresi olarak tarihe geçecek.
 
Bu yıl 29 Ekim’de İhsaniye Kent Meydanı’nda bize bu ölümsüz eser olan Cumhuriyet’i armağan eden Atamıza bağlılığımızı, özlemimizi ve hepimizin O’nun ülküsü ışığından ayrılmadığımızı göstermek için tam 5990 kişi bir araya geleceğiz. Sen yoksan bir eksiğiz!
 
 

Ne oluyor bana?

Konsantrasyon problemi yaşıyorum , bazı şeyleri unutuyorum ,  dalgınım. Sürekli stres içindeyim. Herşeye takılıp üzülüyorum. 

Yaşlılık mı bu , yorgunluk mu? Yoksa tükenmişlik sendromu dedikleri böyle birşey mi ? Sudan sebeplere ağlamak geliyor içimden. Bahane mi arıyorum diyeceğim ama benim için bahaneye gerek yok ki...Hani kimi kapı gıcırtısında oynar ya , bende gıcırdamadı diye ya da neden oynuyorlar diye ağlayabilirim. O kadar basit yani....

Ne oluyor bana?


21 Ekim 2013 Pazartesi

Bi sakinnn...

Şu aralar biraz stresliyim. Şimdi diyeceksiniz ki , "Sen zaten ne zaman stresli değilsin ki ?"  "Yok yok öyle demeyin valla sakin günlerimde var. Hemde "kuzu gibi sakin " derler ya , öyle . Ama size denk gelmedi herhalde....
 
Bu stresde bende gereksiz bir panik yaratıyor. Sürekli heyecan içindeyim ve herşey yoluna girmeden de rahatlayamıyorum. Artık fazla mükemmelliyetçilik mi demeliyim bilemedim. Aslında o kadar da değilimdir ama olsa hiç fena olmaz. Sadece araya giren bayram tatili nedeniyle işler birazcık sıkıştı hepsi bu ama yoluna girecek, giriyor da. Bi sakin özii , bi sakinn , ommm...
 
Hayırdır ne işleri , ne stresi derseniz turnuva organizasyon işleri diyerek sizi BursaGO  ve bursago.blogspot.com ' a yönlendiriyorum...
 
 
 

14 Ekim 2013 Pazartesi

Adet yerini bulsun diye....

Bayramlar benim için her zaman stres yaratmıştır.Bu stres yüzünden tatil oluşuna bile sevinemem. 

Neyse lafı uzatmaya gerek yok. Zaten benim ne hissettiğim değil , neyi dile getirdiğim önemli... Sadece adet yerini bulsun diye,  iyi dileklerim sizlerle olsun diye...

Herkese mutlu bayramlar... 

13 Ekim 2013 Pazar

İşim var , gelemem...

Konuşmak önemlidir hemde bazen çok önemli. Öyle kötü hissettiğin , öyle bunaldığın anlar olur ki , anında paylaşmak istersin. İlk işin, en yakın arkadaşını aramak olur. Bilirsin ki her durumda yanındadır ama bazen...
Bazen diyorum çünkü bu konuda birkaç hayal kırıklığı yaşamışlığım olmuştur. Her zaman anlayışlı ve hoşgörülü olmaya çalışmışımdır ama olamadığım durumlarda olmuştur. Belkide olmaması gerektiği için olamamışımdır. " Hadi gel" demişlerdir gitmişimdir. "Ne olur beni yalnız bırakma " demişlerdir eşlik etmişimdir. Ciddi ciddi benim için önemli olan bir işimi bırakıp her zaman gitmişimdir. Peki ama neden ? Arkadaşım kırılmasın , ona hayır demeyeyim , yalnız kalmasın , yanında olayım. Ama ben istediğimde " İşim var , yorgunum , şimdi olmaz , gelemem " gibi cevaplar aldığımda da yıkılmışımdır. İşimi bırakıp giden ben miydim ? Ben hiç yorgun olmadım mı?  Bahaneler bulmak hiç aklıma gelmemişti ki... 
İşte dayanamadığım buydu. Bunu defalarca yaşamış olmasam , zaten aksetmezdim. Ama artık bu konuda o kadar umutsuzum ki , bir kez soruyorum , gelmiyor mu ? Sonrasında ısrar etmiyorum bile. Ama kısa süre içinde  " Hadi şuraya gidelim" dediğinde "işim var" diyorum -ki gerçektende oluyor, sadece artık ertelemiyorum. Belki yalnız kalıyorum  ama daha az üzülüyorum...
Telefonla imdadıma yetişen canlarım da olmasa , git at kendini denize ...

9 Ekim 2013 Çarşamba

Sormayacağım...

2 günü geçmesine rağmen hala hiç ses yok ama yinede bekleyeceğim. Koca koca insanlara ben mi öğreteceğim bazı şeyleri. İnat ettim işte sormayacağım , kararlıyım. Artık okur ya da okumaz bilemem, kırılır ya da kırılmaz , onu da bilemem sadece haklı olduğumu biliyorum . Aslında, haklı haksız da aramıyorum ama minicik bir teşekkürü çok görmemek gerekirdi diye düşünüyorum. 
 
Ee tabii , bu tamamen yine benim düşüncem. Bazen bir "Teşekkür" beklemek bile çok büyük bir beklenti olabiliyor . Ama benim içim rahat , ben üzerime düşen görevi yapıp , söz verdiğim şeyi gönderdim  mi ? Gönderdim . Yerine ulaştığından emin miyim ? Eminim...
 
Ehh afiyet şeker olsun artık.  İyi günlerde kullanınız demek düşer bana da ne diyeyim ki...
 
 

3 Ekim 2013 Perşembe

"Ev alma , komşu al" sözü çok ama çok doğruuuu ...

Ev sıkıntımız vardı uzunca bir zamandır. Kiracı olmak zor iş demiştim. Yaklaşık 9 yıldır oturduğumuz evi satılığa çıkartmışlardı ve çok mutsuz olmuştum. En yoğun dönemimde böyle bir habere hazırlıksız yakalanmış , günlerce uykusuz kalmış , huzursuz olmuştum.
 
Eş , dost kim varsa topluca kiralik ev aramaya başladık. Baktık ama kiralık ev yok , olanlarda şu an oturduğumuz evin iki katı. Olacak iş mi , bi dünya paraya kirada mı oturulur? Üzerine az daha ekler , gider kredi çeker , satın alır , oturursun paşa paşa. Ama bu  iş de plansız olmuyor ki , evdeki hesap çarşıya uymuyor . Yok yerede sıkıntıya girmenin anlamı yok.
 
Neyse öyle böyle derken 15 gün geçti satış haberi üzerinden. Alan yokkk , soran yok , fiyat yüksek tabi  öylece beklemede kaldı. Ama acilen paraya dönmesi gerektiğinide biliyorum Zaman azalmıştı ama kime göre... Birkaç gün böyle ev , ev gezdik , emlakçılar , eş , dost tavsiyeleri derken içime sinen bir yer olmadı. Bende vazgeçtim "ne olursa olsun " dedim , vardır bir hayırlısı...İnanın son 2 gündür de bu konuda çok huzurluyum. Kim alırsa alsın , kapının önüne koyamazdı. Çünkü , kiracıları koruyan haklar olduğunu biliyordum. Bir şekilde tatlı dille , karşılıklı hoşgörü ile halledilir diye düşündüm.
 
Akşam üzeri eşim aradı. Sesi berbat geliyordu "ev satılmış "dedi. "yaa" dedim üzülerek . "Kim almış?" dediğimde  daha fazla dayanamadı. Aslında bu bir müjdeydi. Evi aynı apartmanda oturduğumuz komşumuz almıştı. Tek nedenide , bizi bu zor durumdan kurtararak , evden çıkarmamaktı. Kaç kişi yapar ki böyle bir şeyi. Ayrıca evi alacak kişinin kim olduğunun da bilinmemesi herkesi huzursuz etti. Ev satılmasın diye dua ettik dediler. Daha önce sıkıntılar yaşanmıştı apartmanda. Dairede oturanlar hariç hiç kimse zarar görmemişti ama yaşanan kötü olay herkesi huzursuz etmeye yetmişti. Kaldı ki daire mühürlendi ve hala da öyle. Şimdi herkes birbirini tanıyor seviyor , sayıyor. Boşuna dememişler "ev alma , komşu al" diye. Komşularımız bizi seviyormuş. Bu iş de hayırlısı ile bitti ya çok şükür... Evimiz yeni ev sahibine ve bize hayırlı olsun diyorum...