29 Ekim 2014 Çarşamba

Cumhuriyet'imizin 91. yılı kutlu olsun...

Geçen sene bugündü. Cumhuriyet'imizin 90. yılında çok özel bir an'ı yaşamıştım. Ve benim için her zaman ölümsüz bir an olarak kalacak...

Katılabilir miydim katılamaz mıydım bilmeden , okul çıkışı heyecanla gitmiştim alana....Ama o kadar çok istemiştim ki tarifi imkansız...Hani yalvarsam birilerine , izin verin desem ne olur alana gireyim desem , ağlasam sızlasam ancak bu kadar olurdu. O portreye girebilmeyi öyle çok istemiştim ki , Allah'ım dualarımı kabul etmişti. Ben oradaydım :) Ve sonra...


29 Ekim 2013 Bursa


 
26 Ağustos 2014 Ankara
 
 
Aynı aşkla 2. si için Ankara'ya da gittim ...İşte onun kamera arkası çekimleri...
 
 

Cumhuriyet'imizin 91. yılı kutlu olsun...
 
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !!!

16 Ekim 2014 Perşembe

Ben bunu hep yapıyorum...

Her gün bir bahane ile kendimi evden uzak tutmaya çalışıyorum. Sabah dersler  çok erken başladığı için akşamlarıda genelde erken uyumak mecburiyeti hissediyorum -ki bu gayet doğal ( ah ahh nerde benim 2 'ye  3 'e kadar dayanan bünyem !! )
 
Öğleden sonra dışarıda acil bir işim yoksa , dersten sonra direkt olarak eve geliyorum. Haliyle sabahtan dağınık kalan her yeri toparlamak , sağa sola çeki düzen vermek bile başlı başına bir iş oluyor. O araya yemek yemeyi sıkıştırıyorum alelacele bazen de keyifle ağır ağır... Sonra akşam yemeği hazırlığı başlıyor. İşleri bitirip kendimi koltuğa atabiliyorsam ne mutlu bana... Ama bazen hiçbir şey yapmadan tembel moda bağlanıp önce dinleniyorum. En çok da bunu seviyorum ama ne oluyorsa o arada oluyor zaten.
 
Şöyle biraz dinleneyim , bilgisayarımı açıp bir şeyler bakıp oyalanayım derken rüyalar alemine geçmiş buluyorum kendimi. Hem de öyle kötü bir oturuş pozisyonundaki anlatamam. Rüyamda her yerimdeki ağrıları , acıları hissediyorum. Ovalıyorum geçmiyor, bakıyorum bir şeyim yok , neyim var diyorum. Uzaklardan çalan telefonun sesini duyuyorum ama telefona da ulaşamıyorum. Kısacası hiçbir şekilde uyanamıyorum. Saatler sonra acıyla uyandığımda "ayh ayhh ayhh off off off " şeklinde keşke hiç oturmasaydım buraya diyorum ama bu hep başıma geliyor. Madem uyuma derdindeyim neden gidip paşa paşa yatağıma yatmıyorum ki . İki büklüm otururken , kucakta laptopla uyunur mu yaw ? Ama ben bunu hep yapıyorum...
 

14 Ekim 2014 Salı

Bi karışığım ....

Anladım ki bloglar ve yazı yazma konusundaki eski heyecanımı kaybetmişim. Uzun zamandır , ne okuyorum ne de yazıyorum...
 
Bu konuda özellikle Handan'cım , senden özür diliyorum. Yorumların hep maillerde kalmış geri bile dönememişim. Affet ne olur...Canımsın sen ve tamamen benim ilgisizliğim tembelliğim karışıklığımdan ileri gelen bir durum bu...
 
Yaz bitiyordu , seminerdi , okullar açılıyordu , yeni okuldu , yeni ortamdı , ufak tefek tatsızlıklardı derken 1 ay da böyle geçti gitti. Hiçbir şey yapamadan zamanın geçtiğine yanıp durdum. Yapmak istediklerimi yetiştiremiyorum bile. Bu yıl mecburen tayin olup okulumuzu değiştirdik , haliyle arkadaş ortamımız da değişti. İlkokul ve Ortaokul diye tekrar ayrılınca bizim okulumuz İlkokul'a dönüştürüldü ve bizleri de başka bir okulla eşleştirip atama yaptılar. Bu nedenle eski düzeni tutturma sıkıntısı yaşadık ki , kolay kolay tutacak gibi de değil...
 
Şimdi hepimiz yeni bir başlangıç yapmış gibiyiz. Hem öğrencilerimiz hem arkadaşlarımız sabahçı öğlenci olduk , dağıldık. Eski okulumun fiziki şartları ne kadar kötü bile olsa her şeye kolaylıkla ulaşırken , şimdi İlçe'nin en iyi okulunda bunlara ulaşmak neredeyse lüks gibi. Birde okul binamızın birini başka bir ortaokul ile paylaşmak durumu söz konusu olunca !! sınıflar daha da sıkıştırılmış , teneffüs saatleri kısaltılmış , sabahın bi köründen akşamın bi körüne uzatılmış bir şekilde zorlaştırılmış bir eğitim yılını yaşamak bana pek iyi gelmedi açıkçası... Özellikle de 8. sınıfların böyle kalabalık sınıflarda sınava hazırlanması söz konusu olunca çıldırmamak elde değil. Defalarca bu işi bırakmak istedim ama öyle kolay olmuyor işte...
 
Bir başka can sıkıcı şey ise küçücük 5. sınıf öğrencilerinin sabahın erken saatinde uyanmak zorunda olması ve saat 7'de derste olması durumu. Ama hep şu seçmeli dersler yüzünden. Günde 7 saat dersin anlamı öğrenciye eziyettir bence. Kıyamam ama görseniz içleri geçiyor , uyukluyorlar ya da derse geç kalıyorlar. Bu da ilk iki dersin verimini düşürüyor doğal olarak. Kaldı ki bunlar daha iyi günlerimiz . Yarın öbür gün saatlerde geri alınınca , kar kış soğuk olunca ,  işte asıl eziyet o zaman başlayacak. Haa aklıma gelmişken bu yıl kitaplarda bomboş ...Offf çok doluyum ben çokk....ne yazayım ne çizeyim şişeyim kalayım böyle .... huh !!!!