18 Mart 2011 Cuma

Gelmesem ben ...

Arkadaşlarım kursa katılmam için ısrar ediyorlar. O kadar da "yok , ben gelmeyeceğim" desemde  anlatamadım. Gerçi bir yanım istiyor ama çok da baskın değil. O yüzden de pek  gitmek istemiyorum. Bu ne kursu derseniz ? Fotoğrafçılık kursu ...

"Kaçar mı bu fırsat ? " dediğinizi biliyorum ama istememek için kendimce nedenlerim var. Herşeyden önce profesyonel bir fotoğraf makinem yok. Makine olmayınca  gösterilen ve öğretilen herşey askıda kalacak ve uygulama olmayıncada hiç zevk alamayacakmışım gibi hissediyorum. Aslında , gibisi yok aynen de öyle olacak . Düşünsenize bi , kitabı , defteri , malzemesi olmayan öğrenciler gibi melul melul...

Bugüne kadar minicik fotoğraf makinemle pek iyi geçinemesem de , iyi kötü çekiyordum . O yüzden de bu konuyu hiç düşünmemiştim. İnce ayarlarını öğrenmek , daha net çekimler yapmak , makineyi daha kullanılabilir hale getirmek elbette güzel olabilirdi ama " ben yine de  gelmeyeyim yaa...Hem hiç evden çıkasım yok , hem de siz kurstayken , ben yatsam uyusam , miskinlik yapsam " diyorum."  " Hayır geleceksin " dediler , başkada birşey demediler...pufff...ne olcak şimdi ?

9 Mart 2011 Çarşamba

Karsız kar tatili ...

Sabah uyandığımda hiç keyfim yoktu. Ve yine " Acaba ,bu sabah gitmesem mi ?" diye düşündüğüm anlardan birini yaşıyordum. Zaten okulun büyük bölümü olmayacak , kitap fuarına gidecek ve dolayısıyla da dersler yapılamayacaktı. Sadece bu fikir bile , isteksizliğimi arttırmaya yetiyordu.

Derken telefon çaldı , eşim " Ya gerçekten mi , öyle miii ? Hadi yaa ? Ne kadarmış ? Kim haber verdi ? "diye tepkiler veriyor , ardarda sorular soruyordu.  "Acaba? " dedim içimden . Perdeyi araladım dışarıya baktım , kar filan yoktu . Yani bu tepkiler "tatil olamaz " diye düşündürttü bana. Neden böyle bir şey de bekliyorsam :)

Ama tuhaf olan şu ki , havada belli belirsiz uçuşan karın yıllardır bize hiç bir faydası yokken , 2 cm. olduğunu bile görmemişken , kara bu kadar hasret kalmışken , bizden sadece 20 km. mesafedeki merkezde 20 cm. kar olması ve Valilik emriyle de tatil edilmesi işimize yarayabiliyormuş.

Yine de tatil güzel ama karsız kar tatili oldukça tuhaf. Kar tatili diyoruz ama yağmur tatilindeymişiz gibi. Kar istiyorum ben , karrr...

İnattan yazdım ;)

Engelleyene inatmış gibi bir şeyler yazasım geldi. Çünkü , hiç bir konuda engellenmeyi sevmiyorum . Aksine engellendiğimde yada herhangi bir yasak hissettiğimde, içimde kötü bir ruhun harekete geçtiğini hissediyorum. Böyle oluncada yapmayacağım bir şey varsa da elimden geleni yapmaya çalışıyorum. İnat ya !

Ama bu durumda engelleyene ayıp , hatayı herkese yüklemeye çalışana ayıp , binlerce suçsuz insana eziyet edene ayıp. Daha ne diyeyim ki ? 

Aslında tam olarak ne yazacağımı bile bilmiyorum ama öylesine aklıma gelen iyi kötü ne varsa yazarım diye düşündüm. Neredeyse 1 aydır kafamı toparlayıp tek kelime yazmamışım. Bütün yoğunluğumuda sadece işime vermiş ve bazı sıkıntılarımdan uzaklaşmaya çalışmışım ama sonuçta bütün sinirimi yine kendimden çıkartmışım. Aslında bu bile bir çeşit engellemedir ya neyse...

Yani , bazı şeylere o kadar kızgınlıklarım var ki , o kadar kabul edemeyişlerim , o kadar anlayamadıklarım ve aslada anlayamayacaklarım. O yüzden de içimden geçen herşeyi yazmamın mümkünü yok. Yapılan yanlışlıklara , haksızlıklara , özellikle de düşüncesizliklere artık dayanamıyorum. Ve dönüp dolaşıp aynı noktada yine düğümlenip kalıyorum. Oysaki şu ana kadar, öyle çok şey öğrenmiş olmam gerekiyordu ki...Ama söyleyene değil uygulamaya koyana bakmalı.

An geldi , herşeyden vazgeçtim . " Bu böyle " diye kabul edip vazgeçtiğim anlar. Sonra da  " hayır , böyle olmamalı..." diyerek yeniden tutunduğum anlar. Bu böyle işte , kabul et. Neden bu kadar inat ! Neden? Peki edebildim mi ? Edebilecek miyim? Etmeye mi çalışıyorum ? Ama biliyorum , yine etmiş gibi görünüp bir süre sonra aynı noktaya dönüş yapacağımı . Kendimi bu kadar yıpratmanın anlamı yok , zaman geçiyor ve hayal kırıklıklarından başka elde kalan bir şey olmuyor. Ama en azından deniyorum...

İnadıma da yazdım ya , ohh olsun !!!