29 Nisan 2008 Salı

Fındık fıstık...

Durup dururken kuruyemiş yeme alışkanlığım hiç yoktur . Ama geçen gün ne olduğunu anlayamadan , kendimi birden , kuruyemişçi de buldum . Nasıl canım istedi anlatamam. Fındık , fıstık , soyalı leblebi ( çıtır leblebi derler ya) ve kaju fıstığından oluşan bir karışım aldım , sonra da , gidip gelip avuç avuç yedim.

Normalde yapmam böyle şeyler , bazı minerallere , vitaminlere ve yağa mı ihtiyacım oldu acaba ? Yoksa tamamen açgözlülüğüm mü tuttu anlayamadım.

Aslında zaman zaman abartıya kaçmadan yemek gerekiyor ...Kalp ve damar sağlığı açısından oldukça faydalı. Özellikle ceviz ve fındık . Ama en çok Kaju fıstığını tercih ederim ...

27 Nisan 2008 Pazar

Cim bom anılarım...

Bu gece nedense eskilerden kalma Galatasaray aşkımın kabaracağı tuttu. Derby maç olunca etkilendim sanırm , bir an geçmişe gittim. Üniversite yıllarımda fanatik bir Galatasaray taraftarıydım. En koyusundan hem de . Her maçı takip eder, kim gelmiş , kim gitmiş , transferlerine kadar herşeyi, en ince ayrıntısına kadar bilirdim. Hatta bir albüm bile oluşturmuştum ki, hala saklarım. Bursa'ya geldiklerinde Liki ile antreman maçlarını izler , resimler çekmeye giderdik . Gençlik işte... Geçer geçer derlerdi de "yok yok bendeki bu sevgi geçmez " derdim. Liki' deki hala geçmedi ama benim ki geçeli çok oldu. (Liki benim en çılgın kız arkadaşım . Adı İlksen ama biz " liki" derdik. Birlikte futbol oynamışlığımız ve maça gitmişliğimiz bile vardır. Sabahın köründe , yağmur altında , statyum da iki tip...)

Hiç unutmadığım , Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası maçlarında çeyrek finalist olduğumuz zamandı. Galatasaray'ın - Neuchatel Xamax 'ı 5-0 yenmesiyle sevinçten ağlamıştım . Bütün millet tek yürek olmuş , aynı dili konuşurcasına FB 'lisi , BJK 'lısı , TS' lusu hepsi o anda cimbomlu olmuş sokaklara dökülmüştü . Herkes ama herkes sokaklarda çılgınlar gibi bağırıyor, kornaları çalıyor, cimbombom sesleri ile inletiyordu. Anneme bütün bir gece yalvardığımı ve ağladığımı hatırlıyorum " ne olur bırak ben de gideyim " diye . Sanki nereye gidecektim ki . Delilik işte ... Yollamadı doğal olarak ..Ben olsam ben de yollamazdım.

Bu fanatikliğim bir süre sürdü ama şimdi futbolcuları bile tanımam. Elimde kalan eski fotoğraflar oldu....Tanju'su , Prekazi'si , Uğur'u , Simowic ve Semih'i ile..

Fasıllı akşam...

Sıkıcı bir cumartesiyi evde geçirirken soğuk , rüzgarlı ve karanlık havadan etkilenip yine karamsarlığa ve sıkıntıya soktum kendimi.....Hiç bir şey yapmadan uyuklamak , tembellik yapmak istedim. Ama onu da yapamadım. Bir yandan da evde yapmam gereken işleri , bir yandan da sınav sorularını hazırlamam gerektiğini düşününce , daha da üstüme geldi herşey! Oflaya puflaya başladım mecbur...Akşam için de , arkadaşlar yemek programı yapmış ,bizi de dahil etmişler. Yine Kumyaka 'da ama bu sefer çalgılı fasıllı bir gece. Aslında sevmem fasıllı ortamları . Hele de ruh halim böyleyse hiç çekemem. Böyle sıkıntılı hissettiğim zamanlarda , kimseye bunu yansıtmamak adına , kimseye de görünmek istemem. Bu görmek istememekten değil , suratımı kimse böyle çekmesin anlamında . Herkes yaşar böyle anları .....Neyse "gidelim güzelleşiriz "dediler gittik. Biraz gürültülü bir ortamdı ama güzeldi. Arkadaşlarla birlikte olmak da iyi geldi ama ve bütün hırsımı yiyeceklerden çıkararak kendimi komaya soktum sanırım. Ne gereği vardıysa ...
Ama en güzeli fırınlanmış tahin helvasıydı ...

Dünya tatlısı Nehir'cim de fasıl grubundaki adamlara ne dese beğenirsiniz? "Sizin işiniz burda ne zaman bitcek , ne zaman gitceksiniz evinize ? Söylediklerinizi beğenmedim" . Çok güldük , çok şekerdi.

Şimdi de Pazar günümü evde geçirme planı içerisindeyim. Baba oğulu gezmeye gönderdim . Aklım kalmadı değil ama , işlerimi sakin sakin bitiririm dedim. Oturdum sorularımı hazırlıyorum , biraz mola verdim , bloga geldim , yazdım , çizdim , gidiyorum. İşlerimi bitiriyimde belki gezmeye de vaktim kalır.

Güzel bir haftaya başlayalım ama önce güneş :)

25 Nisan 2008 Cuma

Turnuvanın ardından...

Saatlerle geçen her bir dakika ve her bir saniyede bildiğimiz en doğru hamleler yapılırken , salondan çıkan taş sesleri ve kalp atışlarımız ortak bir coşkuyu paylaştı.
......
Sonuçta turnuvamızı güzel yapan tek şey yüreklerimizdeki go aşkıydı aslında. Bunun dışındaki her şeyi aştık. Olumsuzlukları görmezdik geldik , ben biraz fazlaca taktım ama geçti , herkes gayet mutluydu önemli olan bu. Anladım ki stres bu işin tadı tuzu . Olmazsa olmaz . Güzel yorumları da duyduk ya , daha ne diyim ...Süper !!!

23 Nisan 2008 Çarşamba

20 Nisan 2008 Pazar

Sürüngen...

Ben geldimm ama o kadar yorgunum ki , hem çok uykum var , hem de ayaklarım sızım sızım sızlıyor . Sanırım bu hafta sürüngen taklidi yapacağım .
İlk gün yaşanan ufak tefek aksaklıklar dışında herşey yolunda gitti. Stresim de bana bonus kaldı. Sonuçta herşey çok güzeldi ve tüm dostlarımız burdan güler yüzle , mutlu ayrıldı. Bugün başka ayrıntı yok gidiyorum bye bye...

17 Nisan 2008 Perşembe

Ben de kalın ...

Kafam çok karışık çok , yapılacakları bir türlü sıraya koyamadım . Aslında sadece son hazırlıklar kaldı. Süprizlerimize kadar , herşey hazır. Gelemeyenler çok üzülecek !! Öğrenin bu oyunu diyorum size, hiçç oralı bile olmuyorsunuz.
Yarın ufak detaylar için yine koşturmam gerekiyor . Bu nedenle stresli olurum yazamam . Cumartesi zaten yokum eve geldiğimde yorgun olurum yazamam, pazar yine yokum yazamam . Pazartesi herşey bitmiş olur ama ben uykusuzuk ve yorgunluk şoku nedeniyle sürünüyor olurum . Salı günü de off off , sorgulama iştee , bıd bıd bıd bıd, sor-gu-la-ma a-nı yaşa ve görr . Kurtulamadım bu pis huyumdan yaa , oysa ki neleri kaybettim bu yüzden. Herşey her zaman kontrol altında olamıyor iştee...Hayırlısı , bakarsınız stresli olmam ve yarında gelirim iki laf söyler giderim.
Ayrıntılar, resimler, heyecanlar pek yakında burada , ben de kalın :))

16 Nisan 2008 Çarşamba

Marangoz...

Bugün marangozdan küçük bir tahta çıta almam gerekiyordu. Bir marangozun atölyesi nasıl olur bilirsiniz? Sağa sola atılmış tahta parçaları , kırık dökük mobilyalar , kapılar ve uçuşan talaşlar...

Ama içeriye girdiğimde gördüğüm ilk şey atölyenin ortasında duran eski bir Wolswogendi . En ufak parçalarına kadar ayrılmış , toplanmayı bekliyordu. Yanlış mı geldim acaba ? Oto tamircisine mi girdim ? Yok yok değil...Hobisiymiş .

Ama esas anlatmak istediğim hobi bu değil tabi. 28 yıllık bir emeğin ürünlerine "Bunlar harika şeyler " dediğimi hatırlıyorum. Ne için geldiğimi unutacak kadar hayrete düştüm.

- Bu maket ev merakı nerede , nasıl başladı ? Hepsi çok güzeller...
- 28 yıl önce , Matemetik dersinde başladı.
- Nasıl matematik dersinde ?
- Öğretmenimden Eifel kulesinin ölçülerini istemiştim.
- Verdi mi ?
- Maketini yapmak istediğimi söylediğimde bana güldü. Ama çok hırs yapmıştım. İlk çalışmam bu kule oldu. Ondan sonra sabahlara kadar uyumadan eski mudanya evlerininin maketlerini yapmaya başladım.
- Harika yapmışsınız ellerinize sağlık . Neden bir sergi açmayı düşünmediniz ki ! Muhteşemler...

Gayet mütevazi , sıkılaraktan , aklıma gelmedi dedi. Bütün maketlerine çocukları gibi bakıyordu. Çok heyecanlanıyordu belli ki. Ben sordukça , gözleri pırıl pırıl oldu keyifle anlattı.
Maketleri çok severim , o yüzden takıldım kaldım. Özel bir emek , sabır isteyen bir iş.
"İzninizle fotoğraflarını çekmek istiyorum " dedim. İzin verdiği için mutluydum ve birkaçını sizlerle paylaşıyorum.

İstanbul 'a.....

Okulla ilgili sıkıntılarımı bir kenara bıraktım ve şu turnuvanın geçmesini bekliyorum. Garip işte ama aklımda bir şeyler varken , başka bir şeye odaklanamıyorum . Yapıyorsam bile , kendimi o işe adapte edemediğimden , mutlaka sorun çıkıyor . Neyse çok az kaldı , herkes sabretsin :))

Ben ne anlatacaktım ki , buralara geldim yine... Hımm humm hımm....hatırladım hatırladım , çok önemli değilmiş , sadece arkadaşımdan gelen bir mail , bana İstanbul 'u özletti. Başka severim orayı , bir büyüsü var sanki. Belki yaşasaydım bu büyü bozulurdu . Onu da yaşamadan bilemem. O yüzden daima büyülü kalacak ...
.
Haksızsam "haksızsın" diyin ...
Ama hakkımı da yemeyin yani...
.
***Şarkıyı dinlemek için sözlerin üzerine bir tık yeter..
Kaldı 3.....

15 Nisan 2008 Salı

Kemal'cik...

Biliyorum , şimdi paylaşacağım şey hiç hoş değil. Belki yazmasaydım , belki de okumasaydınız. Hangisi doğru bilemedim. Hiçbir insanın yüreğinin kolay kolay kabul edemeyeceği bir acı bu .
Hafta sonunda arkadaşımdan bir telefon aldım . Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu , hatta ağlamaktan konuşamıyordu...Dondum kaldım. "Dur ne oldu sakin ol " demeye çalışırken , öğrencilerimizden birini feci bir kazada kaybettiğimizi öğrendim. Şok oldum , bir an konuşamadım . İlk aklıma gelen köydeki gölet olmuştu. 2 yıl öncesinde 2 kayıp vermiştik , o gölete . Tüm uyarılardan sonra yine mi diye düşünürken , o minicik cana kıyanın bir traktör olduğunu öğrendim.

Oturtulur muydu tekerlek üzerine mini minicik çocuklar ? İkiz kardeşinin ve babasının gözünün önünde yaşanır mıydı bu kaza ? Ve o baba , ölene kadar kendini affeder miydi ? Unutur muydu ? Bilemiyorum , sonuçta dikkatsizlik ve cahillik sonucu o kadar çok can kaybı yaşanıyor ki , zamanla acılar belki hafifliyor ama ya derinlerde bıraktıkları...

Sabah tüm okulda yas vardı , sınıfında , sırasında , öğretmenlerinin ve arkadaşlarının kalplerinde. Huzur içinde uyu minik Kemal'im ...

14 Nisan 2008 Pazartesi

Stresli bekleyiş...

Yorucu bir hafta sonundan sonra , yeni ve zor bir hafta daha , heyecanlı bir bekleyiş , son kontroller , son düzenlemeler ve aklımdaki yüzlerce cevapsız soru. Veee bol bol stressss....
Hava güzel olur mu?
Katılım kaç kişi olur?
Sorun çıkar mı?
Herşey hazır mı?.....
Bunlardan o kadar çok var ki aklımda yazsam sığdıramam.
Sonuçta , herşey yolunda gibi ama neden kabuslar görüyorum ,onu anlayamadım.....

Sanırım biraz fazla heyecanlıyım ...Oysaki herşey güzel olacak , güzellll...sakinn olmalıyım. Son 5...
Herkese mutlu bir hafta dilerim ...

11 Nisan 2008 Cuma

Acil İlaç lazım ...

*Daha fazla direnmemin anlamı kalmadı , bugün ilaç almaya başlamam gerekiyor . Uykudan önce 1 doz. Çünkü çok uyku veriyor.Gündüz kullanmak tehlikeli. Birazdan doğruuu eczaneye...Yok canım sakinleştirici filan değil merak etmeyin. Antihistaminik....

Gecenin bir yarısında uyanıp , gözünü , boğazını , kulağını kaşıma ihtiyacı hisseder mi insan ? Sonra da nezle olmuş gibi bir etkiyi. Bu sefer fena etkilendim. Her yıl olduğu gibi yine polenlerin saldırısına uğradım . Zeytinliklerin , çamların ve çiçeklerin arasında olunca , en yoğun halini yaşıyorum .Sanki bir anda burnuma doluyorlar, sonra da bir kaşınmak , bir hapşırmak durdurmak mümkün değil. İlaç iyi gelecek biliyorum ama bu yıl geç kalmışım işte...

*Bu arada , tayin işinde sıralamalar belli oldu. Değişik bir sistem , sonucu merak ediyorum açıkcası. 1. sırada yazdığım okulda 2. sırada, 2.sırada yazdığım okulda 1. sıradaymışım . Nasıl iş anlayamadım. İşin ilginç yanı sonuçlar haftaya açıklanacak , ama ben sevinemiyorum bile. Bu kez , kesin çıkacak. Garip ama hissediyorum , bazen böyle tuhaflıklarım olur.

Tek derdim yeni ortamlara çok çabuk alışan bir insan olamamam . Çevremdekileri tanıyana kadar yine kendimi çekicem , " soğuk " diyecekler. Aslında alakası bile yok. ( muş ) Yeniliklere çok açığım ama eskiye takılmadan da yapamam. Bak yine gerildim ...neyse buna da alışırımmm.....

* hımmmm düşündüm de başka diyecek bişey bulamadım. Bu arada kaldı 8....

10 Nisan 2008 Perşembe

Geriye sayım...

Yine zaman daraldı , bana sıkıntılar geldi. Sanki hiç bir şeyi yetiştiremeyecekmişiz gibi geliyor. Bir türlü sakin olamıyorum . Gereksiz bir heyecan içerisindeyim , anlayamıyorum kendimi . Belki de gerekli , onu da bilmiyorum . Sonuçta işe duyulan özenden kaynaklanıyor. Oysa pek çok işimizi zamanından önce ayarlamıştık ama aksilikler çıkıyor işte ....Son dakika süprizi derler ya...İşte öyle bir şey ...

Afiş hazırlığı , katılım belgesi , yaka kartları, ödül seçimi derken son günlerde başka bir şey düşünemez ve hatta ilgilenemez oldum . Neyse ki afiş ve katılım belgesi uzman elden çıktı da , biz sadece fikir dayanışmasına girdik. Ama hala çözümleyemediğimiz işler var . Ödül olarak ne versek bulamadık . Yaka askısını nasıl bağlayacağız bilemedik . Hayırlısıyla şu 9 günü de atlatsak. Ve bugün geriye sayım başladı , 9.....

9 Nisan 2008 Çarşamba

Bitkisel çay...

Son haftalarda , herkes muhteşem 5' liyi konuşuyormuş ve ben daha yeni duyuyorum . Nerede yaşıyorum ben yaa...pes doğrusu

Neymiş bu 5'li ? Aslında bu bir bitki çayı. Metabolizmayı hızlandırıcı , yağ yakıcı özelliği olan , vücuttaki toksinlerin atılmasını hızlandıran otlardan oluşmuş bir karışım. Mate , biberiye, funda , yeşil çay ve kekikten oluşmuş. Tüm özellikleri ve kullanımıyla : İşte burada .

Sonuçlar mükemmel deniyor. Ama otlardaki acımsı ve buruk tatlar her zaman içimi kaldırır , kolay kolay içemem. Sıvı bile olsa boğazımda düğümlenir ...
Gerçi denemeye değer diyerek, gidip aldım . Sonuçta "yüz ifademden başka kaybedecek bir şeyim yok" dedim ve 2 gündür taze taze demleyip içiyorum. Ama her içişimde burnumu kapatma ihitiyacı ve sonrasında ağzıma atacak tatlı birşeyin arayışına girdiğimi farkettiğim için şimdilik vazgeçtim , bu işin sonu pek hayırlı değil gibi ya neyse...

6 Nisan 2008 Pazar

İnbox patlayacak !!

Kaç gündür hiç birşey yazasım gelmedi buralara , tam aklıma bir şeyler geliyor , "bunu da yazarım" diye düşünüyorum sonra da "hadi canım saçmalama" diyip ondan da vazgeçiyorum. Yine bir kararsızlık ve sıkıntı dönemine girdim anlaşılan....

Tam 15 gündür de hiçbir maili açmıyorum . Önemli bir şey olsa , haberim de olmayacak yani . Ama önemli olsa "arasınlar canımmm" eskiden mail mi vardı? Sadece diğer adresteki gruplardan gelen resmi yazışmalarıma bakıyorum , en acil durum şimdilik bu. Ama inbox 'daki rakam korkunç bir rakam , 300 oldular. Hatta yeni bir tane daha geldi :(( Onları açmak için zaman harcamak istemedikçe , gelmeye de devam edicekler. Hayırrrrrrr yeni bir tane daha geldi ....302 , 303, 304....

2 Nisan 2008 Çarşamba

Mor yakıştı...

Kendimle dalga geçe geçe sonunda sakatlanmayı başardım. Tenis topunu kurtarmak için kendimi feda etmenin anlamı neydi ki ? Artiz misin kızım ? Kendimi ne sandıysam ? Öyle bir düştümmm ki !!! Ağır çekim olsa , komedi filmi olurdu diye düşünüyorum . Ayaklarım birbirine girdi , düğümlendim , uçtum uçtum ve dizlerimin üzerine çakıldım.

Çok canım acıyor çok . Ama kafamı ya da belimi kırmadığıma sevinmeliyim . Şimdi yoğun buz banyosu yapıyoruz .Sonra da jel ...Mosmor oldum daha ne nolsunn...

1 Nisan 2008 Salı

Değişme zamanı !!!!

Bu gün çok ciddi kararlar aldım. Bundan sonra , hayata bakış açımı tamamen değiştirip başka bir ben olma yolunda yavaş yavaş ilerleyeceğim. Kararlarım şu şekilde ;

1- İşimden istifa ediyorum . Artık tayin filan beklemek yok! Ohh...

2- Evimin kadını olup , bütün günümü harıl harıl temizlik yapmaya , mutfakta birbirinden nefis yemekler yapmaya ayıracağım.

3- Eee emir büyük yerden !! Ben de 3 çocuk yapıp , oturup onlara bakacağım. ( Arada hiç sakinleştirici kullanmayacağım)

4- Çocuk da yaparım kariyer de demeyeceğim.

5- Ev gezmelerine başlayıp , o gün senin , bu gün benim , elimde şıkır şıkır simli işli çantalarla , ev ayakkabılarımla hanımhanımcık takılacağım.

6- Konu komşu , tanıdık tanımadık , düğün dernek ne varsa hepsini kaçırmadan gidip , iki göbek atıp , döneceğim.

7- Hatta karalara bürüneceğim. Siyah pek yakışır :))

8- Eşim işten yorgun gelince , ayaklarını ellerimle yıkayacağım.

9- Eşimi kapılarda bekleyip , el pençe "buyur beyim" diyeceğim.

10-Kredi kartlarımı iptal ettirip , artık alışverişe çıkmayacağım.

11- Tatil anlayışımı değiştirip bay ve bayanların ayrı takıldığı bir yere gideceğim.

12- Bundan sonra pop yerine bol bol arabesk dinleyeceğim. Arada jilet filan çiziktirebilirim de...

Ayyhh ! bana birşeyhhler oluyorrr . Öldüm de cehenneme mi geldimmm ???? İmdattt...
Şaka yapıyorum yaww. Daha kafayı yemedim o kadar. Yazarken bile kriz geldi .
Öldüm gülmekten . Ben bunları rüyamda görsem inanmam zaten....
Bugün neden mi böyle yazdım ? Eeee çok basittt.. Çünkü canım sıkıldı ...

NİSANNNN 1 !!!!!