30 Mart 2014 Pazar

Hayırlısı...

Oyumu kullandım geldim tüm heyecanımla... Ve hiçbir zaman bu kadar tedirgin , hiçbir zaman güvensiz olmadım ben...Tüm kaygım bir yerlerde yanlış olmasın , dala vere olmasın. Güvenimizi kaybettik bakar mısınız şu hale ??? Gönlüm güzel olan her şeyden yana...

Ülkem için, geleceğimiz için en doğrusu olsun istiyorum. Pek çok kişi de diyor ki "aman sanki digeri çok mu doğru ? Onun hiç mi hatası yok?" Herkesin vardır  hatasız olması zaten imkansız. Ama şu da var ki kötünün bile iyisi vardır. Bakış açısı vardır , insana verdiği değer vardır , saygı vardır,  sevgi vardır , gelecek vardır ...

Hayırlısı olsun diyorum....


Vallahi şiştim...

Hatırlar mısınız? Kuruntu ailesindeki rahmetli Gazanfer Özcan ne derdi? - Bakkk şiştim Naciye , vallahi şiştimmm ...
Avrupa yakasında 'da  - Bak tık tık atıyor yine İffet...
Kendisini rahmetle ve saygıyla anıyorum. İşte  bende aynen böyle şiştim. Gerçekten şiştim. Hem tık tık atıyor hemde soldan soldan geliyor vallahi. Ortalık cadı kazanı gibi oldu. Dayanılacak gibi değil. Her an her yerden bir haber fırlıyor , bir yalan fırlıyor , bir çirkinlik , bir adilik , bir basitlik , bir engelleme fırlıyor...Akıllara zarar !!!

Akışı takip etmekten artık beynim döndü , yoruldum. O kadar da hassas oldum ki kendi kendime "sakin ol suss " diyerek kontrol etmeye çalışıyorum. Yalanı yalanla örttükçe , asıl yanlışı gözmezden gelip başka yerlere saldırdıkça, suçu suçla bastırmaktan utanmadıkça geçmez bu...Anlayış, saygı, sevgi, dürüstlüktü istenen.Tersini hiç kimse hak etmedi kiii. 

Geleceğimiz adına hayırlısı Türkiye'm...


Bu yazı aslında iki gün önce yazıldı ama yayınlamayı unuttum...

21 Mart 2014 Cuma

21 Mart...


Garip bir durum.  Sadece yazmak istedim bugüne dair olsun diye...

Geçmiş zaten. Biraz buruk, üzgün, keyifsiz ama yine de mutlu. Arada gülümsüyorum. Üzülmek yok demiştim ama yapamıyorum. 

Not: Fotoğraf alıntıdır. Arkadaşı tebrik ederim... 

14 Mart 2014 Cuma

Acı olan başka bir gerçek...

Masum gencecik insanlar öldü , çocuklar öldü , hatta öldürüldüler. Ailelerin , annelerin yürekleri yanıyor hepimizin olduğu gibi...Sonra üzülüyoruz , tepki veriyoruz , "dur" diyoruz ama anlayanı var anlamayanı var...Daha doğrusu anlamak istemeyeni var ...
 
Bazı şeyleri anlamamak , görmemek için gerçekten cahil olmak , körü körüne bazı şeylere inanmak lazım. Boşuna dememişler "Hiç birşeyden korkmam , cahilden korktuğum kadar "diye...Gözü karadır cahilin...Kendi bildiğine , kendi dediğine öylesine inanır ki aksi imkansızdır onun için...Kim ne söylese yalandır zaten...Yanlış olduğunu bilse de savunur da savunur boş sözlerle...Yanlışın doğruluğuna inanmak ister çünkü...
 
Öylesine çok şey değişiyor ki insan bilinçlendikçe , gözündeki perdeler bir bir kalkıyor...Işığı görmeye başlıyor...Cehaleti yenmek isteyişimizin asıl sebebi de budur işte...Acı olan başka bir gerçek dediğim şey de , yaşadığımız olaylar dışında başka birşey aslında...Canlarımız , yakınlarımız , arkadaşlarımız , eş , dost , akraba her kimse , onlarla...
 
İnsanların düşünce özgürlüğü var , inanç özgürlüğü var. Herkes aynı düşünmek zorunda değil ki , herkes dinini aynı yaşamak zorunda da değil. Ama şu var ki saygı göstermek zorunda...Buna uymayan saygı göstermeyi bilmeyen , aksine zarar vermeye çalışan , kendi fikrini zorla kabul ettirmeye çalışan kişi , seni yok sayan kişi bence olmasın daha iyi. Her yaşanan olayda kaç kişi böyle  tartıştı , fikir ayrılığına düştü , sonra bağları koptu, gitti...Çok kişi bence...
 
Arkadaşlarımın sosyal medyada yaptıkları paylaşımlar ve yorumlar nedeniyle listelerinden kimler kimler sillindi . Silindi derken silenler arkadaşlarımdan çok , hep fikirlere karşı çıkan kişilerdi. Siliyor seni , yok sayıyor , şoka giriyorsun, şaşırıyorsun. Vayy be geçen zamana diyorsun , birlikte yemişsin , içmişsin , eğlenmişsin , gezmişsin , yeri gelmiş gülmüşsün, yeri gelmiş ağlamışsın . Sonra  da zaten "siz öylesiniz" "siz böylesiniz" demiş çıkmış işin içinden...Ne demek "siz" "biz" yaa...
 
"Birliktelik" ten bahsediyoruz , "kardeşlikten" bahsediyoruz. Din , dil , ırk gözetmeden insan olduğumuz için , vicdanımız olduğu için seviyoruz birbirimizi. Siz biz ne demekkk sorarımm...İşte burada pek çok kişini yolları ayrıldı pek çok kişi dostunu düşmanını tanıdı . Düşman ne demekse ben anlamlandıramıyorum ama çoğu kişi birbirine düştü mü düştü. Nasıl yazık bu insanlara...Dilerim iyiyi , doğruyu , güzeli , birlikteliğin kıymetini , herşeyden çok sevmeyi saymayı öğreniler diyorum...
 
 
 

11 Mart 2014 Salı

Rahat uyu sen...

              

Söyleyecek çok söz var.
Yapılacak da...
Rahat uyu Berkin Elvan...



Zencefilli kurabiye kokusu...

Zencefilli Kurabiye...

* 125 gr tereyağ
* 1/2 su bardağı esmer şeker
 * 1/3 su bardağı pekmez
 * 1 yumurta
 * 2 tatlı kaşığı zencefil
 * 1 tatlı kaşığı tarçın
 * 1 çay kaşığı tuz
 * 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
 * 3 su bardağı un

Yapılışı,Sibel'in kahvesinde....
Evi saran bu koku kurabiyeden daha güzel... Mis gibi zencefil ve tarçın kokusu sarıyor her yeri. Yemem diyeni bile baştan çıkartır. Uzunca bir süredir pek çok yerde zencefilli kurabiye tarifi aradım.
Hani bazı tarifler vardır ya , okursunuz ama sizi cezbetmez. Daha denemeden sanki içinde bir şeyler eksikmiş hissiyatı verir. "Bu değil" der aramaya devam edersiniz "işte budur" diyene kadar...
Sonunda "işte budur" dediğim tarifi bulduğumda adresin hiç yabancı olmadığını , daha öncede tariflerini severek denediğim ve iyi sonuçlar aldığım Sibel'in Kahvesi 'nde buldum. Çok başarılı, çok lezzetli. Teşekkürler Sibel ;)
Şiddetle denemenizi öneririm ...

10 Mart 2014 Pazartesi

Kızım bi geliversen...

Ne kadar istemesemde , aklım okulda , öğrencilerimde kalsa da 1 hafta raporluyum işte. Ve bu süreci dinlenerek geçirmem gerekiyor ki biraz iyileşme gerçekleşebilsin. Ayak bu , kullanmayayım diyemiyorsun ki,  teki de beni taşımaya yetmiyor... 
 
Sabah baba-oğul evden gidince koca ev bana kaldı. Gecenin verdiği uykusuzluk ve huzurluk nedeniyle dönüp uyumaya devam ettim. Yeniden sabah olduğunda saat 11:30 olmuştu ki biraz daha dinlenmiş hissettim. Sonra kalkıp yavaştan kahvaltımı hazırladım. Hiç adetim olmadığı halde kendime çay demledim. Çok severim  Lipton Eearl Grey  Bergamot aromasını. Üstelik ilk kez şekersiz içmeyi de başarabildim. Aferin bana...
 
Sonra aklımdan şu geçti. Kızım şu odaları havalandırdıktan sonra yatakları toplasan. Ortalık perişan olmuş , bi süpürsen , bi silsen sonra beraber yemek yapsak vakit kalırsa şu birikmiş ütüleri de yapsan... demek isterdim ama diyecek kızım yok. Yardım lazım ama bana. Haliyle ayağımı uzatıp oturdum. "Sakın ola evi süpürüp silmeye kalkma" emri verildi sabah. Emir büyük yerden şimdi yapsam olmaz :)) Şimdi de çok ayakta durmamı gerektirmeyecek bir yemek bulup yavaştan mutfağa gitmem gerek...Yakındır dönüş saatleri ...Beynimi mi yesinler yaniii ?
 
 
 
 
 
 

Kösele mi bu?

Uykum var uyuyamıyorum. Huzurum yok tedirginim. O nedenle bu saat oldu sürünmeye devam ediyorum. Laf olsun diye de yazı yazayım dedim. Ne çok sızlandım ne çok biliyorum ama yine zor bir hafta sonuydu. , yine eve bağımlıydım...

Ve durum onu gösteriyor ki bu bir süre daha böyle olacak. Yarın istemeye istemeye 1 haftalık rapor alıp evde dinlemeye karar verdim.  Buna mecburum da aslında çünkü sağ ayağımın üzerine basamıyorum. Bastıkça acısı, zonklaması dayanılmaz hale geliyor.Zaten baskı uygulanmaması gerekiyormuş...

Akşam bir doktor arkadaşım uğramıştı. "Üzgünüm ama canın çok yanacak. Bu tabanı kazımak zorundalar " dedi.  Kösele taban mı bu yaw hoop noluyoruz? Can bu cannn ...
Ve yine ağlar...




7 Mart 2014 Cuma

Bunalımın ucundan dönmek nasılsa...

Birkaç gündür ha bunalıma girdim , ha giricem derken ucundan sıyırıp duruyorum. O da nasıl oluyor derseniz bende bilmiyorum sadece iyi hissetmiyordum. Şimdi de çok iyi değilim ama farklı şeylerle ilgilenmeye çalışıp yoğunluğumu azaltmaya çalışıyorum.
 
Durduk yere herşeyi kafama takıp ve ona buna ağlayıp duruyorum. Sanırım son 1-2 haftadır istediğim gibi aktif olamadım. Ayağımın acısından hiç birşey yapamadığım gibi , kendimi eve kapattığım anlar da oldu. Sabah kalk , okula git , derse gir , acıya katlan sonra eve gel ve yatış moduna geç. Zaman zaman bunalıp çıktığım için de hep pişman olup geri döndüm. Buda daha kötü hissetmeme neden oldu.
 
Hal böyle olunca bende yattığım yerden ne yiyebilirim moduna geçtim. Sonra oldum da oldum yani. Bu konuda da karar aldığımı söylemiştim. Yani en kısa zamanda Beslenme Uzmanına giderek (inatla hala diyetisyen demiyorum strese girmemek için) düzenli beslenme alışkanlığı kazanmak için karar aldım. Çünkü birinin seni kontrol ettiğini bilmek , hesap vermek , sonuçlara birlikte sevinmek şart. İster istemez bir düzene giriyorsun. Yoksa bilmediğimiz şeyler değil.
 
Ama söz konusu tatlı olunca kendime kıyamayıp , ikna olduğum anlar çok olmuştur. Aman canım nolacak bi parçadan derken , o koca bir parça olabiliyor. Yok öyle bitti. Son kararım..
 
 

3 Mart 2014 Pazartesi

Ota buna...

Dün akşam kafamı yastığa koyduğumda ilham filan gelmedi . ( Bir önceki yazının konusu) O nedenle gayet sıradan biraz can sıkıntılı , biraz hüzünlü , biraz ağlamaklı bir şekilde uykuya daldığımı hatırlıyorum. Zaten ayağımdaki sıkıntıya kafam çok takılıyor. Her üzerine bastığımda ya da teşebbüse geçtiğimde acısı beynime vuruyor "Amann canımmm bi lokmacık şey , sende amma büyüttün demeyin nolur " Yürümek işkence gibi geliyor ve çoğu kimsede ciddiye almıyor. Sanırım sıradan bir nasırmış gibi değerlendiriliyor."Bi sende mi var sanki , hıhhh benimde nasırımm var ki  " gibi gibi gibi...
 
Cesaretiniz varsa ve içiniz kaldırırsa Google' dan " Siğilli nasır"  neymiş bakın derim. O  görselleri görmeniz bile canınızı yeterince yakacak zaten...
 
Bazen eşime de kızıyorum. Her sabah uyanınca " Hala mı acıyor ? Geçmedi mi ? " diyince "Yoo geçtide ben rol yapıyorum. Acı çekme rolü çok eğlenceli de" diyerek sitem ediyorum. Keşke bir gecede uçup gitse ama dedim ya biraz zaman alacak. Zaten bugünde okulda felaket senaryoları yazıp çizdiler bana. Oldu mu gözler sulu sulu... "Eyvah" dedim  "rezil olacağım sakin ol özii..."
 
Eve geldim , bakımımı yaptım , tam dinleniyordum ki ağlama krizi geldi. Şu aralar biraz fazla sulugözüm sanırım. Ota buna ağlıyorum. Bu kibarcası :) Biraz sakinleşip arkadaşımı aramayı düşünüyordum ki telefon elimde çaldı."Yaa sen ne iyi bir insansınnn" diyerek ona ağladım. Ordan burdan konuşunca kafam dağıldı biraz güldük iyi geldi. Seviyorum böyle anları...Hakikaten iyi bir insan :)
 

2 Mart 2014 Pazar

Ilhan da kim?

İki üç gündür bunu yazmalıyım diye aklımdan geçirdiğim şeyleri unutuyorum. Unutuyorum çünkü ya gece uyandığımda ya da uyumadan çok kısa bir süre öncesinde aklıma geliyor. Defalarca diyorum  kendime "üşenme kalk not al , bişi yap"  ama bunuda unutmam artık pes diye diye ne düşündüğümü bile hatırlamıyorum. Pes yaniii....

Şimdi kim kalkacak o yataktan da , gidip not alacak daa. Gecenin bir yarısı telefonumu elime alsam , ona not almaya çalışsam o da olmaz. Hani adam gözünü açsa , bu saatte hayırdır dese haklı yani. Gündüzler torbaya mı girdi be hatun ? dese diyebilir miyim " ama ama ama , ilhamdı , geldiydi , yazı yani , unutuyorum da , kem küm olacak iş değil yani :))) 

Sonra olay uyku sersemliğiyle  " İlhan da kim ? " 'e dönüşebilir ki , hiç gerek yok :))) Elbet hatırlarım sanki çok mu önemli ...