30 Aralık 2007 Pazar

24 saat kala....

Hazırlıklar tam gaz gidiyor diyecektim ki neredeyse bitti bile. 2007 'nin son gününü neredeyse koca bir yıla bedel olacak şekilde , mutfakta geçirdim ama , zevkle , severek , heyecanla..
Mmmm neler yaptım neler dermişim. Sonra da oturup , diyet listesi veririm :))
Benimki de laf işte....
365 günde 1 gün , olsun o kadarcık . Nasıl olsa arkadaşlarımızın arasında iki de doktorumuz olacağından , acil mide fesatına girenlere ilk tıbbi müdahale anında gerçekleşebilir. İlk önce onlar girmezlerse tabi . Aman aman bunlar işin şakası , her şey tadında güzel . Abartmaya gerek yok .
Neyse , ağacımızın ışıklarını yaktık. Odamızı balonlarla ve süslerle renklendirdik. Hoşgeldin 2008 Mutlu Yıllar.... yazdık .Çocukların en çok hoşuna giden yanı da bu aslında .Rengarenk , cıvıl cıvıl. Babamızı da kandırırsak - ki kandırırız kandırırızzz. Noel baba kıyafetlerini de giydirdik mi , değmeyin çocukların keyfine .....

27 Aralık 2007 Perşembe

Blog's birthday...

Bundan 1 yıl öncesine kadar bloglar hakkında pek bir fikrim yoktu. Bir arkadaşımın kendine blog açması ve bunu benimle paylaşması , yazıları hakkında görüşümü alması beni çok mutlu etmişti. Oldukça başarılıydı da . Sanırım etkilenmiştimki , kıssskandım hemen ben de bir tane açtım. Ama ortaya çıkması biraz zaman aldı. Biraz çekinmiştim galiba . Sanki hep içimde olan bir şeymiş gibi... öyle iyi geldi ki. Yazmayı çok seviyorum ama ya beceremediğimi ya da bazılarının gereksiz olduğunu düşünüyorum ....
Gereksiz olsa da bu benim çok hoşuma gidiyor. Hem bloglar arası gezinti yaparken , takip ettiğim bloglara dostça yorumlar yapıp , yeni dostlar da ediniyorum . Bu çok güzel bir şey ... Bazen de paylaşmak istediğim şeyler can sıkıcı olacak ve arkadaşlarımın da canını sıkacağım diye yazmaya çekindiğim şeyler de olmuyor değil hani. Ama hep iyi günde değil yaa olsunnn bilsinler , bu benim işte ....Mutluysam mutluyum değilsem değilimdir , her şekilde yansıyor zaten . Saklanması gerekse zaten paylaşılmaz.
Blog fikrini bir kaç arkadaşıma bulaştırmaya çalıştıysam da , ciddi ciddi ilham bekliyorlar . İlham gelecekteeee, bizim kızlar yazacak ...ohoo oooooo bekliyoruz bakalım. İçimden geldiği gibi boş boş yazmak bile bana keyif veriyorken öyle ilham filan bekleyemem ben.
Neysee konuyu çok dağıttım . Zaman çok çabuk geçmiş , bu işe başlayalı tam 1 yıl olmuş . Gitmeye de hiç niyetim yok. Beni bu işe bulaştıran arkadaşıma sonsuzzz teşekkürlerimi iletiyorum keşke görebilseydi . Bu bir kutlama olmalıydı aslında .Daha pasta kesecektik ama kapadı tükkanı yine . Gitti geldi, gitti geldi yenilendi, olmadı. Şimdi yine kepenkler inmiş , bu sefer gerçekten "tasfiye" sanırım . Eeee ne diyim ? Tembeldi zaten yazmıyordu ki . Dedikodu sayılmaz kendisine böyle söylerdi . Yazmayınca huzursuzluk hissediyordu . Sonunda kapadı işte. Yeniden dönmesi dileğiyle .... Teşekkür ederim...

26 Aralık 2007 Çarşamba

Bu ne soğuk ?

Günlerdir üşüyorum , hatta o kadar üşüyorum ki üşengeçlikten yazı bile yazamadım gördüğünüz gibi .Tembel , miskin dolanıp duruyorum o blogdan bu bloga...
Kışı seviyorum ama evdeyken seviyorum . Lapa lapa kar yağmalı , kötü olan ne varsa kapatmalı üstünü bembeyaz , sıcacık kahven belki masum bir kekin de olmalı yanında...
İsteyerek çıkmalısın soğuğa , kardan adamını yapmalısın , boynuna atkısını , kafasına şapkasını takıp onu da ısıtmalısın , gülümsemelisin belki de. Kar topu oynamalısın , kaymalısın. Ne bileyim , böylesi keyifli bir kışmış gibi ...
İçine işleyen buz gibi rüzgardan , dişlerini , bütün kemiklerini titreten , elini ayağını donduran , hissettirmeyen , burnunu havuç gibi yapan, kat kat giyinsen de fayda etmeyen , hareket özgürlüğünü kısıtlayan , ağırlaştıran bu kışı sevemiyorum işte. Hiç bir şey yapmak istemiyor ki benim canım o zaman. Hep bahar yaşanan bir yer var mı acaba? Göç mi etsek kuşlar gibi yoksa ?
Nerede olursam olayım , çabuk çabuk işim bitsin de , bir an önce evime gideyim , ısınayım , ayy çok soğukmuşşşş demekten kendimi alamıyorum. Sıcacık evimde bunları yazarken vicdanım sızladı aslında .Hayat işte! Nelere katlanmak zorunda kalıyor bazı insanlar , onu da düşünmek lazım. Allah evsizlerin , barksızların yardımcısı olsun bu soğuk günlerde . Hem daha 3 aydan biraz fazlası var , elbet geçecek , bahar da gelicek , yaz da gelecekkk , ama önce sağlık olsun sağlıkkkk ....

20 Aralık 2007 Perşembe

İyi Bayramlar....

işte bir "meeecik bayramı" daha geldi.
Çocukken öyle söylerdim.
Sadece adet yerini bulsun diye diyorum.
Yoksa , çok sevmem ben bayramları...
Tamam yaaa kızmayın ! ...
Herkese mutlu ve güzel nice bayramlarrr..

İyi Bayramlar....

17 Aralık 2007 Pazartesi

Vazgeçilmezim....

Uzun ve yorucu bir yoldu , bunu bile bile gittim zaten. Sabahın ilk saatlerinde, karanlık ve soğuk Ankara sokaklarında , karnımızı doyuracak bir yer aramak bile güzeldi. Turnuva maceramıza karanlıkta başlayıp , yine karanlık bir sabahta evimizin yolunu tutarak son verdik.
Ama çok keyifli zaman geçirdim. Uzun zamandır tanıdığım fakat şahsen tanışmadığım kişilerle tanıştım. Çok güzel paylaşımlar yaşadık. Heyecanlı oyunlar oynadık, hatalar yaptık , dersler çıkarttık, aynı heyecana gönül vermiş kişilerle bir arada bulunduk , en önemlisi de bu . Ben bu oyunu seviyorum yaa hem de çokkk....Her eziyete razıyım o yüzden ...Şikayetim yok...

Bu da oyun sonrası , işin eğlence kısmısı.....

12 Aralık 2007 Çarşamba

Sayın yolcularımısss ....

**İşler yoluna giriyor gibi , birazcık rahatladım . Sınavlarımı yaptım , okudum , hafifledim. Biliyorum zor bir hafta olacak , özellikle de Pazartesi günü.
Sendrom + yol yorgunluğu + uykusuzluk + vs..+vs ..+ vs......
Ama göze aldım herşeyi . Bir kerecikte uykusuz kalırım ne olmuş , zaten %70 alışkın sayılırım. Yapmak istediğimiz şeyleri ertelemenin ne anlamı var ki zaten ! Hayat bu , olduğu gibi yaşamalı aslında . Zaman akıp gidiyor bir yerden yakalamak lazımmm....
Ayy ! bunları söyleyen ben miyim? Neyse , neyse ben turnuvaya gidiyorummm .
**Özlemiştim hem otobüs yolculuğunu. Üstelikte gece yolculuğu . Hep bir yerlere gidesim gelir . işte bana fırsat. Gerçi biraz tedirginlik yaratır yolu görememek, yarı uykulu , yarı uyanık ama , idare edicez artık. Mola yerinde yapılan , anlaşılamayan anonslarla... "Sayınnn yolcularımıss Bursa'dan kalkıp Annnkara istikametine gitmekte olan falanca turizm , 20 dk. ihhtiyaç ve dinlenme molası vermiştirrr" Bilgilerinizee yaniiiii. İstersen duyma....
Şimdilik plan bu , 2 güne kadar bir aksilik olmazsa Cmt. sabah saatlerinde Ankara'dayız inşallah. Kar filan yağmasa bari.....

11 Aralık 2007 Salı

Beni al...

Ne güzel bir müzik bu, sakin bir giriş , hüzünlü bir bekleyiş. Hayal dünyasında yaşayan biri daha işte. Önce "Beni al" , sonra "Hele bi gel " sizde deneyin bence....

Bugünüm yarın olsa, ya da hep yeni baştan
Yaşamak ne güzel olur hiç başlamamışsan,
Geriye ne kalırdı yaşananları atsan
Seni bir daha yaşamak isterim aslında

Beni al kucağına, elini belime sar
Beni almadığın an üşürüm sabaha kadar
Beni al kucağına, elimi beline sar
Beni almadığın an ölürüm beni al

Biraz önce uyurken seni koynuma aldım
Dudağından öperken uykudan uyandım
Sana böyle uzakken seni bir daha sevdim
Yanına gelebilsem bir daha dönmezdim

Beni al kucağına, elini belime sar
Beni almadığın an üşürüm sabaha kadar
Beni al kucağına, elimi beline sar
Beni almadığın an ölürüm beni al

Beni al kucağına, üşürüm sabaha kadar

10 Aralık 2007 Pazartesi

Stressssss.......

Yine , yeni bir hafta , hem de baştan stres dolu .....
Kaçacak yer arıyorum valla. Okulda desen , her iş yoğun , yazılı haftası daaa......
* Daha yazılı sorusu hazırlanacakkk ,
* Yapılacakkk,
* O kağıtlar , tomarlar halinde eve gelecekkk,
* Köşede durup beni rahatsız edecekkk,
* Okusam daha da rahatsız edecek,
* Ah ahh! boşuna anlatmışım yine dedirtecekkk ,
* Bunun yanı sıra evde işler zaten hiçç bitmeyecekkk,
* Cuma günü Ankara 'da turnuvaya gitsem mi telaşına girilecekkk,
* Eğer gitme kararı alırsam evde planlamalar yapılacakkk,
* Oğlum beni özleyecekkk, ben onu özleyeceğimmm,
* Yolculuk uzayacakkk ,
* Gidemezsem bu bana dahada stres yaratacakkk ,
* Gidersem Pazartesi günü derslerde sürünen biri olacakkk ,
* İki gün sonra Bayram telaşı başlayacakkk ....
Ayy ayyy! şimdiden geldiler soldan soldan.......
Hayırlısıyla 2008 'e girebilsek..... Şöyle sakin sakin......
Fazla mı abartıyorum yoksa?

9 Aralık 2007 Pazar

Balmumundan....

Petersburg balmumu heykel sergisini hep Tv ve gazetelerde görmüştüm. Tesadüfen dikkatimi çekti ve hemen içeriye girdim. Kaçırmayın derim! Hatta tekrar gitmeyi bile düşünüyorum. Tarihi oldum olası sevmezdim ama tarihin gelmiş geçmiş en ünlülerinden oluşmuş balmumu heykellerini ve hikayelerini dinlemeden olmazdı doğrusu. Harikaydı. Çok başarılı buldum. İçeride , kısa kısa tarihi bilgiler ve ilginç hikayelerini anlatan cici bir rehber eşliğinde de hepsini inceleme fırsatım oldu. İlgimi çekenleri paylaşmak istedim.
Cumhuriyetimizin Kurucusu , Ulu önderimiz , herşeyimiz.....
Napolyon için , "Kurtarıcı" ve "zalim", "maceraperest" ve "kanun yapıcı", "imparator" ve "kanun kaçağı." İfadeleri kullanılmış.
Boy kompleksi olduğu bilinirmiş. Bu nedenle ayakta durmakaktan çok oturmayı tercih edermiş. Oturduğu zaman , ayağını mutlaka sehpaya uzatarak otururmuş uzun görünsün diye, kolunun altına da yastık koyarak rahat edermiş.
Ve en önemli sözünün de “para para para” olduğu meşhurdur , zaten bilinir..
Leornado da vinci , ünlü ressam , mimar , anatomist , mühendis ve geotmetrici. Gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarımızdan. Zamanın en iyi mimarlarından olan Vinci ‘ye Mimar Sinan’la çalışmak üzerine bir teklif gitmiş ancak o sıralarda başka bir çalışmada yoğunlaşmış olduğundan ne yazık ki buna katılamamış. Zaten resimleri tartışma götürmez, bunun dışında insan vücuduna verdiği önem ve bu konudaki ilk çizimleri yapan sanatçı. Embriyonun anne karnındaki çizimlerini yapanlardan biri. İnsan kadavrasına olan ilgisi yüzünden ve araştırmalarını daha rahat sürdürebilmek için de ,evinin mezarlığa yakın olduğu bilinirmiş. Bu da tüyler ürpertici kısmı aslında….
2. Katerina , 34 yıl Rusyayı tek başına yöneten Çariçedir.
Çariçeliği sırasında hiç evlilik yapmamış ama pek çok aşk yaşadığı bilinmekte... Ayrıca zamanın ilk erkek haremine sahip olduğu ve burada da 100 den fazla erkeğin olduğu söylenir.
Oldukça ilginç.....
Ahmet Abi , sergimizin tamircisi olarak bilinmekte olup , tamamen sergiyi gezen insanları şaşırtmak amacıyla oraya oturtulmuş. Gerçeğe en yakın görünenlerden biri. Hatta ilk görenlerin, şöyle bir eğilip bakmakla kalmayıp “ kolay gelsin abi “ dedikleri bile oluyormuş.
Fuzuli , ünlü divan edebiyatı şairlerindendir. Aşka , duygulara ve ayrılık acısına dair şiirleri olup , hemen her konudaki şikayetlerini dile getirmek üzere de Şikayetnameyi yazmıştır.
Farabi , matematiğe ve anatomiye olan ilgisi ile bilinen Türk İslam düşünürü. İntegral ve türevin babası .
Pek öğrencinin dert yandığı şey ....
Yavuz Sultan Selim , oldukça iri, heybetli ve cesur. Kulağına taktığı küpeyle bilinir. Taktığı küpe o dönemde köleler arasında takılan cinsten olup, kölelerin efendilerine olan bağlılıklarını ifade edermiş. O da kendisini Allah'ın kölesi, kulu olarak gördüğünü söyleyip bu nedenle küpe taktığını dile getirmiş. Valla ne diyim, yakışıyor bazılarına bu küpe :P

6 Aralık 2007 Perşembe

Damla....

Hava nasıl kasvetli, nasıl yağmurlu...... İçim sıkılıyor içim. Yine havanın beni etkilemesine izin verdim. Her damla da yağmurla birlikte......
Neyse.....

5 Aralık 2007 Çarşamba

Sükut-u Hayal....

Ne başlayabildik doğru dürüst
Ne de bitirebildik...
Ne vazgeçebildim bilirsin beni..
Ne de anlatabildim...
Ah ! bu aşk iflah etmez beni..
Onunsa umrumda değil biliyorum..
Zaman sen diyorlar çaresi
Geç de nasıl geçersen geç bildiğin gibi

Ah ! şu gönlüm hiç kimseyi böyle sevmedi
Hiç kimseye böylesine yenilmedi ,
Ne yapsam ne söylesem de değişmedi aman...
Al dedim vur demedim ki..

Ayakta hislerim dilimde düğümler
Söz geçmiyor ki kendime...
Mecalim yok Anlat diyorsun ya..
Bendeki usul kiyameti..
Hani birisi daha çok sever ya
Bizimkisi o misal...
Meğer O vefasız çoktan gitmiş.
Gelde anlat kendine.. gelde anlat ellere..

Ah! şu gönlüm hiç kimseyi böylesine sevmedi
Hiç kimseye böylesine yenilmedi
Ne yapsam ne söylesemde degişmedi aman
Al dedim vur demedim ki..

2 Aralık 2007 Pazar

Y-o-r-g-u-n-l-u-k

Neden hafta sonları daha çok yoruluyoruz ki ?
Bu haftasonunda dinlenebildim ohh bee ! diyen var mı?
Hep bir koşturmaca içindeyiz.
İyi ama nereye koşuyoruz , kovalayan da yok ki...
Zamandan başka !
Parantez içinde söylüyorum
((b-e-n dinlenmek istiyorummmmmm......))
Sahi yaa o nasıl bir şeydi? Tarifini alayım lütfen.....

30 Kasım 2007 Cuma

Bak ! şu uyuyana...

Şunlara bakın yaaa!! ne şeker uyuyorlar kıskandım valla....
Sözüm ona cuma günleri benim tatil günümdür , ama egecik okula gidecek diye uyanınca , gün de mecburen başlamış oluyor. O gidince yatsam , biraz daha uyusam , belki iyi olur ama onu da yapamıyorum. Sanırım sadece iki kere yapmıştım. Uyandığımda öğlen olmuştu , sonra da kendi kendime o-ha demiştim. O saatlerde uyanmaya pek alışkın olmadığımdan, gün bitmiş gibi geliyor sanki ne yapacaksam ! uyu işte...
İşte bugün de, o uyuyamadığım günlerden biri ....Ama nasıl bir baş ağrım var anlatamam. Hatta yüzümdeki tüm kemiklerim ağrıyor desem daha doğru. Gözlerim yuvalarından çıkacak sanki. Hasta mı olucam yoksa ne ! anlamadım. Ben en iyisi , bu uyuma işini öğleden sonraya bırakayım . Hem oğlum gelmeden biraz da , enerji toplamış olurum . Çünkü , o birrrr enerji emici , o birrrr şekerrrr. Biter mi enerjisi ? Aman aman bitmesin tabiki de , ama biraz da bana versinnnnnnn.....

28 Kasım 2007 Çarşamba

Hastayız...

İki gündür evin içinde volta atmaktan içime fenalıklar geldi. Evde oturmak bana göre değil . Sağdan soldan heryerden bastılar valla. Gerçi keyfimden oturmadım , geçen gece Egecim aniden hastalandı . Ateş , kusma , karın ağrısı derken , 2 günü zor atlattık , şimdi iyiyiz. Ateşliyken bi masum ki sormayın. Sanki başka bir çocuk. Ama insanın içi parçalanıyor. Ateşi düşsün de yine yaramazlık yapsın diye düşünüyorsun . Neyse , bugün yaramazlıkları başladı , yarın herkes okuluna.....

26 Kasım 2007 Pazartesi

Tuşba...

Resmi görünce dayanamadım. Burası benim ilk görev yaptığım Urartular’ın başkenti olan Van. Eski adı “TUŞBA”. Ve oradaki ünlü bir kale. "Van kalesi" . Kalede Urartular'dan kalma Madır burcu, Analı-Kız, açık hava tapınağı, Kaya Mezarları, Bin Merdivenler, Çivi yazıları ve Osmanlı döneminden sonra yapılan beden duvarları , Sur Cami, sarnıç ve çeşitli yapılar bulunur . Kalenin tepesine çıkmak yaklaşık 1,5 saat sürer. Gerçekten tarihi yaşadığınızı hissedersiniz. Eski uygarlıkların yerleşim yerlerini görüp , efsaneleri de dinleyince daha bir keyif alırsınız. Sessizliğini hala koruyor gibi ... Sanki her an çıkıp geleceklermiş gibi….Kalenin alt tarafında mağaralar olduğu, buradan merkeze doğru uzanan gizli bir tünel olduğu söylenir. Ama tünel gaz dolu olduğundan girmek hayati tehlike yaratıyormuş . Ne hazineler , ne antikalar , kimbilir... Koca bir tarih gömülü oysaki ....
Kalenin en tepesinde , bir kayanın üzerine oturup göl manzarasına doyasıya bakmak en büyük zevkimdi. Taa .. ki güneşin batışına kadar. O kadar güzel bir manzara ki... Zaten göl demek yanlış olur. Onlar “Van denizi” der. Çok büyük ve çok mavi . Ne desem zor. Görmek gerek . Hem derler ki ; "Van ‘a bir kez giden , hayatının bir döneminde mutlaka geri döner. Van insanı geri çağırır" . Bakalım ne zaman?
Kaleden Van ' daki havaalanı bile görünür. Gelen uçaklara bakmak , kalkışlarını beklemek ve sanki göndereceklermiş gibi de sevdiklerime sevgilerimi de yolladım defalarca…Çocukluk işte… Küçükken de yaparmışım. “Uçakkk anneme babama selam söyle” dermişim .....
Bir fotoğraf beni nerelere aldı , götürdü. İyi ki bakmışım, zaman ne acımasız değil mi ?

23 Kasım 2007 Cuma

Miniklerim...

Uzun zamandır hayal ettiğim ve gelecekle ilgili tek planım olan bir konuya bugün küçük bir adım attım aslında. Küçük bir adım diyorum çünkü birlikte gelişeceğiz. Benim de öğreneceğim daha çok şey var . Minik gocularım var artık . Nasıl ilgi ve dikkatle izlediler anlatamam. Anlatsam mı yoksa ? :=)) Sevdiler oyunu bunu hissettim ya bu bana yeter . Benim hissettiklerimi daha kaç kişi hisseder ki acaba?
Bugün oyun tanıtımı yaptıktan sonra , tahtamız ve taşlarımızla tanıştılar , nefes ve puan saymasını öğrendiler. Bol bol alıştırma yaptıktan sonra, artık tahtada yaşam provası yapmaya hazır olduklarını gördüm. Gözlerini sadece tahtaya odaklamışlar ve sayıyorlardı. "Çok zevkli yaaa " dediklerini duydum bu arada , benden kaçar mı ? Kaçmaz. Bir sonra ki dersi heyecan içinde beklediklerinden hiç şüphem yok . Ben de , ben de....

21 Kasım 2007 Çarşamba

Dilekçe getirin...

Yine istifa moduna girdim ....
Çok sıkıldım ben, bu işleri yetiştirememekten.
Ne kadar da tembelim , ne kadar da isteksiz....
Neden daha çok keyif alacağım bir işim yok sanki ?
Neden? Offff off.....
Yine gitmeler geldi .........

20 Kasım 2007 Salı

Keyifli kaçamak....

Geçen günü tamamen kendime ayırdım , gezdim gezdim gezdimmm ohhhhh ! dedimm. Gidip alışveriş yaptım , hem de hiççç dert etmeden . Beğendiğim şeyleri aldım , abartmak isterdim aslında ama yine de kendimi engelledim . Keşke engellemeseydim çok keyifliydi ama sonrası var işte....Malummm extreler :=))
Korumax Bursa'nın gözde alışveriş merkezlerinden biri oldu. Başka bir dünya gibi .Fonda Amelie'nin müziği ...Çok hoştu çokkkk...
Sabah saatleri olduğu için oldukça sakindi....Gezip iyice yorulduktan sonra ,
Kahve Dünyasında kendime bir kahve ısmarladım. Karamelli Maccihato , yanında da üzeri çukulata kaplanmış kahveli drajelerden birkaç tane atıştırdım tabi. Bu kadarcık şımarmaya hakkımız olsun ama di mi? Kahvenin yanında getirilen kaşık şeklindeki çukulata da çok güzeldi. Kahveni hızlıca karıştırıp , kaşığı içine bırakıyorsun ve ımmm......
Ne keyifti ama.... Daha ne olsun?








18 Kasım 2007 Pazar

" 1980 "

Çocukları babalarına bırakıp , arkadaşımla beraber güzel bir gece geçirelim istedik. Bir iki mekan ziyareti yaptık , olmadı. Her yer tıklım tıklım dolu. Dev ekranlarda maç izleniyor. Bize göre değil , kafamıza göre biraz sakin bir yer aradık aslında....Sonunda festina 'da güzel bir müzik eşliğinde , masada bulduk kendimizi. "Sağlığımıza" dedik tabii....Peki neden 1980? Bu da istek şarkımızdı. "Sigaramın Dumanı" da denebilir. Çok severim ama Ezginin Günlüğü'nden ya da Sezen'den olursa... Neyse bizi kırmadı ya , çok iyi olmasa da söyledi biz de dinledik. Sohbet ettik , güldük , dertleştik . Ne çok ihtiyacımız varmış meğer buna. Sonuçta güzel bir geceydi . Tekrarlarına .......

11 Kasım 2007 Pazar

Reklam budur...

Son zamanlarda beni derinden etkileyen en anlamlı reklamdı sanırım. Donup kalmışım ekrana bakarken . Birden gözlerimin dolu dolu olduğunu hissettim ve tutamadım göz yaşlarımı , yanaklarımdan aşağıya süzülüp gittiler ... Nasıl büyük bir özlemimiz var sana, nasıl ihtiyacımız var anlatamam . Keşke ama keşke hala aramızda olsaydın .
Reklam sırasında , beni etkileyen olaylardan biri de Ege' nin davranışı oldu. Büyük bir dikkatle tv izliyordu , şaşırmıştı bir bana baktı , bir ekrana. Birden ağlamaya başladı " Ben de Atatürk'le tanışmak istiyorum , orda olmak istiyorum. Oraya götür beniii " diye ağlarken , bunun bir reklam olduğunu , gerçek olmadığını anlattığımda biraz sakinleşmişti. Ama küçücük çocuğun Atatürk'e özlemi , sevgisi bu kadar büyükse bizimki nasıl bir aşktır düşünsenize...
Ebediyete intikalinin 69.yılında da , Seni saygıyla ve sevgiyle anıyoruz. Seni çok seviyoruz. Ve seni her zaman Yaşatıyoruz , yaşatacağız da ... İzindeyiz ve herşeye rağmen daima seninleyiz.

9 Kasım 2007 Cuma

Gidemedimmm....

Nasıl içim sıkkın , nasıl sıkkın anlatamam. Bu sefer niye derseniz? Gidemedim turnuvaya ve şimdi çok üzgünüm. Yüzümden düşen bin parça desem yalan olmaz. Son anda okulda yapılan plan program değişikliği , benim planlarımı da suya düşürdü . Daha önce haberim olsaydı bende gidiş planlarımı yapardım. Kısmet değilmiş demek gerekiyor sanırım.
İstanbul' da aldığım keyif , beni çok mutlu etmişti. Neyse belki Ankara'ya gidebilirim. Gerçi içimdeki heveste kaçtı. Birşey kaydedemiyorum ki kendi adıma... Boşa zaman kaybediyorum gibi geliyor . Bazen ne işim var benim oralarda diyorum , bazen de bu beni mutlu ediyorsa neden olmasın ki diyorum. Olsun mu olmasın mı ne biliyim yaa......
Bildiğim tek bir şey var ; O da bu oyunu çok sevdiğim , beceremesem de......

8 Kasım 2007 Perşembe

Bulamadım bişey...

Gidiyorum geliyorum , ne yazayım diye düşünüyorum ama bulamıyorum. Bir yandan mutfakta yemek yapmaya çalışıyorum, diğer yandan kahvemi yudumluyorum. Bir yandan da bilgisayarımı kurcalıyorum derken aklıma bişey gelmiyor valla.
Okunacak kağıtlarım var oysa ki neden zaman öldürüyorsam.. Ama , benim afacanım birazdan gelir ve nasıl olsa okutmaz o kağıtları bana . O yüzden hiç başlamamak en iyisi...Daha kapıdan içeriye girmeden günün özetini vermeye başladığından, başka bir şey onun eve geliş saatine denk gelmemeli... Ondan sonra susturabilene aşkolsun... Birde marifet diye saydıkları var tabi ; kovalamaca oynamışlar , birbirlerine şaka niyetiyle vurmuşlar , meyve suyu püskürtmece oynamışlar , tebeşir savaşı yapmışlar, yerlerde yuvarlanmışlar ve daha neler neler.... Zor işim çok zor. Hergün yeni bir küfürle karşıma geliyor. "Anne bu ne demekkk? " diye. Eh ! açıklanabilenler açıklanıyor ama hepsi de olmuyor ki.... Nerden duyarlar , öğrenirler bilmem ki!
Herkes bizim gibi aynı hassasiyeti göstermiyor işte...Ne kadar korursan koru , bir noktada senden çıkıyor. Yeni çevresiyle iç içe . Bilmesi gereken sadece şu ki ; ailemizde kötü kelimeler kullanılmıyorsa , bende kullanmamalıyım diye düşünmesi.....Dilerim öyle olur.

4 Kasım 2007 Pazar

Happy Birthday to me!

Evet ! Ne kadar kabul etmesem de zaman acımasız ve ben de yaşlanıyorum. Yine bir yaş daha gitti , koskoca bir yıllll daha .
Oldu mu o kadar ya ? Ben bu kadar büyüdüm mü? Hep itiraz ederim aslında bilirsiniz.
"Yaş-lan-mı-yo-ruz " derim hep . Kabul etmek zoruma gidiyor belki de. Yaşıma uygun davranmak istemiyorum ki. Ruhum çılgın , kendini aşar sığmaz içine ama durduruyorum işte. Ben bu anlamda hiç büyüyemeyeceğim sanırım her zaman 10 yaş geride olacağım.....
Dün dedim ki " İyi ki doğmuş muyum yoksa doğmasamıy mışım daha mı iyiydi bilemiyorum"
Babam da dedi ki : " Bu sorunun cevabını bilen yok " Ama iyi ki doğmuşum ki sizler varsınız ...
Yaşım başım kutlu olsun işte falan filan .....

3 Kasım 2007 Cumartesi

Kutlama....

İnsan bir gün içerisinde tüm duygu fırtınalarını yaşayabilir mi ? Ben yaşarım abicim... Üzüldüm , sevindim , ağladım , güldüm , sinirlendim , kızdım ve daha neler neler hepsini bir güne sığdırdım mı sığdırdım işte....Özel yetenek ne yaparsın :=))
Sonuçta güzel bir gece geçirdim . Annem , Babam , Kardeşlerim , Eşim ve Egemle birlikte , küçük bir doğum günü kutlaması . Annecimmm ellerine sağlık , canım benim. Ben neden böyle tembel oldum , sana benzemedim. Noldu bana? Sakın sulu gözlülük yapma yine , ben senden bin kat daha beterim unutma !
Kardeşimin ve benim doğum günlerimiz arasında 3 gün olduğundan yıllardır birlikte kutlarız . Pastamızı , böreğimizi , kurabiyelerimizi afiyetle yedik . Yedik ama aldığımız kaloriler yanımıza kar kaldı. Eh ! artık onu göze almıştık senede bir kerecik de abartalım ama di mi ?

2 Kasım 2007 Cuma

Mutlu yıllara canım...

Bugün 2 Kasım , canım kardeşimin doğum günü...O benim bir tanemdir . Sessiz sakindir . Ağzından laf almak çok zordur. Bugüne kadar söylememiş olsam da , içimde kalmasın. Duyguları saklamamak gerek diye düşünüyorum, zaman çok acımasız. Ben seni çok seviyorummmm...
Mutlu yıllar dilerim biriciğim.....
Yine büyüdük bak.....

30 Ekim 2007 Salı

Saçlarım neredeymiş....

Uzun zamandır saçlarımda bir değişiklik yapmayı planlıyordum ama cesaret edemiyordum. Bir türlü uzamaz zaten , kendimi bildim bileli hep aynı boyda... Ne zaman kuaförüme gitsem "hadi uçları kırılmış biraz keselim " der ve uzayan kısmı da bu şekilde gider. Artık o da şahit uzamıyor işte uzamıyor ne yapayım.
Bugün sadece fön çektirmek için gitmiştim can sıkıntısı işte. Kendim kaşındım. Ne yapsak ne etsek diye sadece sohbet ederken, birden ani bir kararla " hadi katlı keselim " dedik . Ben bir kaç kez git geller yaşadım tabiki. Kıymetlidir benim saçlarım , çok kesilince ağlarım bile . Bir keresinde kuaförden çıkmamıştım çokk kestinn diye ağlamıştım saatlerce ama çocuktum tabi .
" Yok bugün kalsın sonra " desem de ikna oldum bir anda :) Şimdi fönlü ve çok şık , beğendim . Ama yıkadığımda süprizzzz , yine kıvır kıvır olacak. Ya bonus kafa olursam . İşte o zaman " Hadi Ferhat ben geldimmm . Fönle bakalımmm" diyeceğim. Hiç acımadan kesti ya , bi de onlar şimdi çöpte demez mi :(

28 Ekim 2007 Pazar

Ne Mutlu Diyeniz....

Biz el ele gönül gönüle biz beraberiz
Biz aşığız biz seveniz biz hep böyleyiz
Bir güleriz bir ağlarız of biz hep böyleyiz

TÜRK'ÜZ DOĞRUYUZ ÇALIŞKANIZ BİZ
NE MUTLU DİYENİZ.....
Cumhuriyetimize sahip çıkalım.....

25 Ekim 2007 Perşembe

Sislerin arasından....

Bu sabah okula giderken , sevdiğim tek yeri karelemek istedim. Arkadaşlarıma dedim ki ; "Her sabah burdan geçiyoruz , bi kerecik duralım diyen olmadı. Ben şimdi duruyorum ve fotoğraf çekmek istiyorum " dedim. Her yeri sis kaplamıştı ama bir boşluk yakaladım ve yolun en güzel yerinde durdum... Mis gibi bir hava vardı , yağmurun toprakla özdeşleşmiş kokusu ...
İnsan bu yolun sonunda farklı bir iş yeri hayal etse de .... gerçek bu ! yapacak birşey yok. Bu da geçer , bunu da özlerim biliyorum.

23 Ekim 2007 Salı

Cafecrown arası tenefüs.....

Okuldayken , 2. dersten sonraki en uzun tenefüste yapmaktan hoşlandığım en büyük şey; Fındıklı bir cafecrown ve vişneli bir topkeki yuvarlamak oluyor. Çaktırmayın ama , bazen bu iki bile olabiliyor. Dersten çıkmışım , stres yüklenmişim . Sus oğlum , dinle kızım , anladın mı çooocumm derkennnnn , eee bir şekilde kendine gelmek lazım.... Bu da benim mutluluk formülüm işte.
Ancak bu böyle devam ederse , yakında topkek gibi tuvarlanmaya başlarım . Benim formül çöker. Biri bana dur desin! artık . Nolurrr. Söz dinlicemmmm...
Tatlı bir şeyler yemek çok güzel ama bu benim stres karşısında kullandığım en büyük silahım. Kendi silahımla kendimi vuruyorum . Olmaz ki canım....Böylede yaşanmaz ki ...
Önemli not: ( Ne zaman anneme gitsem , buzdolabını açar bakarım acaba sütlaç var mı diye.. Dayanamadığım tek tatlıdır , çok da güzel yapar annecim. Onu da yersem rahatlıcam :))) başka da tatlı yemiyim dimi ? )

22 Ekim 2007 Pazartesi

Kötü....

Hava kapalı, sıkıcı, yağmur yağsam mıı yağmasam mıı diyor. Ama ben kötü başladım haftaya da , güne de hayırlısı bakalım....Daha neler getirecek hafta bana? Yağmurdan önce ben ağladım ... Stres işte .....Birde pazartesi sendromu tam oldu.....

19 Ekim 2007 Cuma

Ben de buldummm...

Facebook adlı siteye üyeliğim gerçekleştiğinden beri ilk kez işe yaradı. İlkokulu birlikte okuduğum sınıf arkadaşlarıma ulaştım , onlara kısa bir mesaj gönderip heyecan içinde cevap bekledim . Gerçekten de onlardı . O kadar mutlu olduk ki karşılıklı sevinçlerimizi paylaştık. Dile kolay , geçmişe dönüp baktığımızda 30 yıllık bir mazi var. Birbirimizi hiç görmemişiz , neredeyiz , ne işle meşguluz, hayat bizleri nereye sürüklemiş? ….. Ama ilginç olan şu ki ; bizler birbirimize bunca yıldır birer yabancı da olsak , sanki çocukluğumuzdan hiç bir şey kaybetmemişçesine sohbet ettik.. Arkadaşlık ne güzel şey ! Çok güzeldi çok mutlu oldum ve ben bugün, sanki 2.sınıf öğrencisi gibiyim. Çocuk oldum sanki....

18 Ekim 2007 Perşembe

Sansar dadanmış...

Birkaç gündür msn adresime yapılan saldırılar ve arkadaşlarıma , adıma gönderilen rahatsızlık verici mailler yüzünden huzursuzluk yaşadım. Kendini bilmezin biri tüm şifreleri kırıp ortalığı karıştırmak istemiş belli ki.... Değişik bir duygu tabii , anlamak imkansız onların içinde bulunduğu ruh halini. Şifreleri değiştirerek bu işi sanırım çözdük. Dilerim kalıcı olur. Şifre kırıcı şahıs , şu an kimlere dadanıyor bilemem ama bu işe devam edeceğinden kesinlikle eminim. Bu da onun hobisi…..

15 Ekim 2007 Pazartesi

Anne stresss at ( tı )

Şu aralar evdeki gündem konusu hep ege , hep ege ..... Ala , elele , at , al , lale , ela , atlat , alet... gibi kelimeleri hem yazmayı , hem okumayı öğrendik . Son hızla devam ediyoruz ödev yapmaya , kafaları yedik o da ayrı mesele tabii. Bizim öğrendiğimiz kırk yıllık " le " harfi , şimdiler de " " sesi , " te " harfi de " " sesi olarak veriliyor. Tı .. tı .. diye diye komedi olduk yaa...
Yazdın mı? , Çizdin mi? Ödevler yapıldı mı? , Harfler düzgün mü? ...... Falan filan derken ... İnanın başka kelimeleri kullanmayı özledim.
Sabahları desen , o da ayrı bir fasıl zaten .... Hadi annem uyan , kalk , yüzünü yıka , dişlerini fırçala , kahvaltıya gel , çabuk ye , oyalanma , giyin , servis gelecek acele et , dikkat et ....Hadi , hadi çabuk çabuk çabukkk derkennnn ben çok yoruldum ama yaaa......offfff offff
Neyse yavaş yavaş aşıyoruz sanırım , birşeyler ortaya çıkmaya başlamış ne dersiniz?

12 Ekim 2007 Cuma

İyi Bayramlar....

Ben bu dünyadan değilim , artık böyle düşünüyorum. Sevmiyorum bayram hazırlığını , bayram temizliğini , bayram ziyaretlerini , bayramlık alışverişini , kısacası mecburi yapılmak zorunda olan şeylerin hepsinden nefret ediyorum. Zaten sevdiğim herkesi istediğim zaman görebilme şansım varken, neden bir gün içerisine sıkıştırılır ki bu ziyaretler anlamam ... İkram edilen tatlıyı yesen olmazzzz , yemesen olmaz .
-Teşekkür ederim ben tatlı almayayım
-Olmaz bu bayram tatlı yenir , bu sefer ye , sonra yemezsin.
-Kahvenizi nasıl alırdınız?
-Yok ben almıyım bugün çok oldu ..
-aaa olmaz ama , benimde kahvemi iç kırılırım bak...
gibisinden bir sürüüüüü söz duymak mümkün. Kimse kırılmasın ama sana ne olursa olsun kimin umrunda... Tatlıdan bööö geliyor nerdeyse. Çok mu abarttım bilmiyorum ama böyleyim işte . Adetlere karşı bir antipati duyuyorum . Yoksa tatlıyı çok severim , hiç bir zamanda hayır demem ama mecburi olmayacak :)
Adetlere karşı olduğum için ; ( çok da inadımdır ayrıca) Çokkkkkk eskiden , yine bir Şeker Bayramında sadece tuzlu yiyeceklerden oluşan bir tabak hazırlamıştım . Neredeyse tabağı bile yiyeceklerdi. Acayip mutlu olmuştu insanlar... Biliyorum işte bir yerde zinciri kırmak lazım.
Kaç kişi kaldı ki , gelenek ve göreneklere uyan ....Tamam belki korumak lazım ama bunu ben yapamam.
Neyse çok konuştum , uzun bir sıkıntı dönemi sonrasında benden eğlenceli bir şey beklemek hata olurdu zaten. Kaç gündür hastayım , yatıyorum , keyfim yok ve canım halaaaaa hiç birşey yapmak istemiyorken , bir de bunları düşünüp gerilemicem.
Ahh Babacım ah! Noldu özilim sana yazmıyorsun artık dedin ya , nasıl da duygulandım. Beni neden jüpitere geri götürmüyor sunuz ? Seni de , annemi de çok öpüyorum ...
Herşeye rağmen bayram tatiliniz mutlu ve huzurlu geçsin.
İyi Bayramlar...

3 Ekim 2007 Çarşamba

Time bubble....

Zaman mı? Kaç gündür öylesine geçiyor işte..... Yazamadım ki , canım istemedi , aklıma hiç bir şey gelmedi . Sıkıcı , yoğun ve stres dolu....
Aklımdaki pek çok şeyi yapamıyorum ya da yapmıyorum diyelim. Zaman bulamıyorum. Neden zaman içinde zaman yaratamıyorum ki ? Sevdiğim şeyleri yapamıyorum. Özlediğim arkadaşlarımı görmeye gidemiyorum. Ne okul işimi , ne ev işimi asla bitiremiyorum. Plan yapıyorum , uygulayamıyorum. Hani konuşma balonları vardır ya , ben de bu şekilde bir zaman balonu istiyorum. İçine girip , her işimi bitirip geri gelmek istiyorum. Çok sıkıldım her şeyden....
Biraz kabuğuma çekiliyorum izninizle.....

28 Eylül 2007 Cuma

Tuhaf...ama olmuşş

İnanmak çok güç geldi , şaka sandım önce. Sanki bir film izliyormuşum gibiydi . Sadece filmlerde olmuyormuş işte beni de buldu. Dün kendimi biraz rahatsız hissettiğim için doktora gitmiştim. Bir dizi kan testi yaptırdım . Sonuçlarımı bugün alacaktım .
Ama ne mümkün ? Kan tüpleri kaybolmuş . Nasıl yani? Adımı yazdılar , etiketler yapıştı , gördüm ve bu 3 tüptü , az değil ki . Nasıl kaybolur yaa? Anlayamıyorum. Ve bir kez daha şunu düşünüyorum : "Burası benim ülkem , hiçbir şey tuhaf gelmemeli....
Şimdi kendimi kötü düşüncelerden arındırmam zor olacak. Ya bir şey varsa , neden bu kan , benden saklanıyor şimdi? Bir şey mi gizliyor?

25 Eylül 2007 Salı