28 Mart 2008 Cuma

Off başımm...

Zonk zonk zonk başım ağrıyor ... Dayanamıyorum , hatta zaman zaman içimden ağlamak bile geliyor. Bir de sürekli uyumak . Yok yok migren değil bu !
Yine son günlerde aşırı stres yüklemesi oldum sanırım. Herşeyi takar oldum , üstlenir oldum , dolayısıyla da bazı şeyleri yapamaz oldum. Boşver demeyi öğrenemedim gitti , tam birazcık öğrendim derken , şimdi de boşver dediğim zamanlar için kendime takıyorum.

27 Mart 2008 Perşembe

Bugün (+) ' im...

Kaç gündür yağmur , rüzgar , lodos derken içim kararmıştı. Bunalımlı bunalımlı gezmekten etrafıma da negatif enerji yaydım. Bu sabah uyanır uyanmaz ilk işim yine perdeyi aralamak oldu , ona göre mutlu ya da mutsuz kalkıp bütün günümü hiç edicem ....Veee güneşi görünnnce birden içim kıpırdadı , enerji doldum. Hatta fırlayarak kalktım yerimden...

Nedense insanın ruh haline direkt olarak yansıyor. Hava kapalıysa huzursuz , mutsuz ve bunalımlı oluyorum ve herşeyden daha çok etkileniyorum . Ama bugün yeniden açtım , pırıl pırılım , enerjiğim , ne güzellll. Birşeyler yapmalı diyorum hayata dair...

25 Mart 2008 Salı

Daha yeni başlıyoruzzz...

Geçenlerde Müdürüm ; "Tüm öğrencilere bir e-mail adresi almalıyız , e-okul kayıtlarına girecekmiş , biz de yavaş yavaş hepsine mail adresi almaya başlayalım " diyince , sanki çok çok önemliymiş gibi ve fazlaca da bencil bir düşünceyle , önce kendi oğluma bir adres almalıyım diye telaşa düştüm. Aynı adı ve soyadı taşıyan o kadar çok insan var ki ! Benim aldığım adresin bir önemi olmasa da , diğerlerine benzemesin istedim işte...

O akşam oğluma dedim ki :

-"Bak bu senin msn adresin" . Birden çok heyecanlandı. Hemen resmini ekledik , heyecan içerisinde :

-" Hadi seninle yazışalım anne " dedi . Neyse bir süre yazıştık , gülücükler filan derken kapattık ...

Ama asıl olay şimdi başlıyor. Ertesi gün eve geldiğinde bir de ne göreyim , elinde sıkı sıkı tuttuğu küçük bir kağıt parçası var. " Bu ne ? " diye sorduğumda " arkadaşlarımın msn adresleri " demez mi ! Vay efendim vayy... 16:30 da sözleşmişler de , konuşacaklarmış da ...Hay Allahım yaa , meğer ben , geç bile kalanlardanmışım .

Sonra kendi kendime dedim ki " daha yeni başlıyoruz öziiii , dur bakalım neler göreceğiz " . Bir lokmacık adam olmuşlar , msn adresleri var ya bakar mısınız ! Hayret bişeyiz hepimiz hayret. Ama yönlendiren de kabahat !! Bendeniz de yani ama neyyyseee :))

23 Mart 2008 Pazar

Hayırlısı artık...

Dün gece 23:00 itibarı ile , il içi isteğe bağlı tayin istemiş bulunmaktayım . "Onayla" tuşuyla imzamızı kaydettik . 3 okul tercih ettim .

1. tercihim daha önce arkadaşımın ihmalkarlığı yüzünden sıralamamı kaybettiğim okul. Bakalım kısmetimde var mıymış ?

2. tercihim , oğlumun okuduğu okul. Henüz 6 yılımız var ama onun öğretmeni olmak pek de cazip gelmiyor bana. Zaten olmaz da , tercih boş kalmasın diye yazdım...

3.tercihimse , aslında tamamen hayal . Emekliliğimi hayal etiğim tek okuldu ama , benden 5 puan fazlasıyla baska bir arkadaşımın ilk tercihi konumunda...Amann ne yapayım? Hepimizin gönlüne göre olsun.....

Her şeyden önce , benim için hangisi daha iyi olacaksa , o olsun. Yoksa daha önceki süpriz haber gibi hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum. Köstebek yuvasına dönmüş yolu dışında , yerimden de iyi kötü memnun sayılırım . İdarecilerim , arkadaşlarım hepsi dünya tatlısı insanlar...

Hayırlısı bakalım , neyse o....

21 Mart 2008 Cuma

Objektifimden gün battı...

Kurşunlu'dan ...

Where I Belong...



Without rules,
We lose
Yet we want to spare the feelings of those , We love
Don't cry ,
We've all lied
But there is always room for forgiveness ,My friend

So don't treat me bad just be glad I am strong
I know where I belong
And soon you will see we are blessed and complete
There's a place here for you with me

Shine
You're fine
See I will always have a smile for you, My love
And still
We will
Be ok and along the way we'll learn a thing or two

So don't treat me bad just be glad I am strong
I know where I belong
And soon you will see we are blessed and complete
There's a place here for you with me

So don't treat me bad just be glad I am strong
I know where I belong
And soon you will see we are blessed and complete
There's a place here with me my sweet

Don't treat me bad just be glad I am strong
I know where I belong, where I belong
So soon you will see we are blessed and complete
There's a place here for you with me

Oh don't treat me bad just be glad I am strong
I know where I belong, where I belong
And soon you will see we are blessed and complete
There's a place here for you with me

So don't treat me bad just be glad I am strong
I know where I belong, where I belong
And soon you will see we are blessed and complete
There's a place here for you with me

So don't treat me bad just be glad I am strong
I know where I belong, where I belong
And soon you will see we are blessed and complete
There's a place here for you with me

Don't treat me bad just be glad I am strong
I know where I belong
And soon you will see we are blessed and complete
There's a place here for you with me

19 Mart 2008 Çarşamba

Ruhumun Gıdası

Kimin söylediğini bir türlü bulamadığım fondaki şu harika şarkıyı , her dinleyişimde ruhumun dinlendiğini hissediyorum.
Farklı bir zamana gidiyor gibi oluyorum. Farkındasınızdır uzun zaman oldu değiştirmedim . Azıcık takıntılıyımdır da ....

İngilizce ve Çince'nin mükemmel uyumu ancak bu kadar olur. Lorena Mc Kennet tadında gibi...
......
- Kalsın diyenler ? (ben , ben , ben.....)

- Baydı artık değiştir diyenler?????

*Çoğunluğa göre karar vereceğimdir. Arz ederim :))

18 Mart 2008 Salı

Nefisss...

Diyet arası molaaa ... Hiç dayanamam Milföy pastasına...
Değişik bir lezzet , tuzlu gibi ama tatlı , çıtır çıtır , her bir katında , ağzının her yerine yayılan nefis bir krema .....Kesince aralarından fışkırıyor, üzerinde de bolca pudra şekeri....
Diğer bir adı da laz böreğiymiş . Lazlar ağzının tadını biliyorlarmış. Ne diyim? Tatlı mı, börek mi , bilemedim ama yemeden de duramadım.

Evet , biraz suçluluk duymadım dersem yalan olur. Ama kaç gündür çok yoruldum canımmm , haketmişimdir diye düşünüyorum .

(içses diyor ki:)

- Sen kendini kandır , haketmişmiş. Yedin gitti ama o krema nerede depolanıyor ? Bal gibi biliyorsun !

-off yine mi yaa ... bu sesi dinlemek istemiyorummmmmm. Neden hep haklı sanki ??

-ayy Handancım "topalan" demiştin dimi , toparlak anlamına gelmez dimiiiii????

17 Mart 2008 Pazartesi

Az işim var :))

Stresli bir haftaya başlıyorum. Yazılı yapma ve okuma haftası başladı da , kutlu olsun efendim ...

Bana kolay gelsin diliyorum . Hatta kolaysa başıma gelsin diyorum . Ayyy ben neler diyorum? Derinnnn bir nefes alıp , şimdilik buradan gidiyorum ...Ama yine gelirim. Az işim var ...

Sevgiyle kalın...

14 Mart 2008 Cuma

Kıskandığımdan değil !

Erken uyandım yine , bugün boş günüm ama yine de gerisin geriye dönüp yatamadım . Kaç kere söylendim kendi kendime "kızım yat , işin mi yok senin ? " Var da yapacak adam mıyım ben sanki? "Git zıbar işte"
Ama acıkmışım . Nasıl uyuyabilirim ki? Kahvaltımı yapıp sonrada evi yaşanacak bir yer haline getireyim bari. Şu haliyle sadece kullanılan bir yer gibi...Hani "her yer her yerde " derler ya . Bu ondan da beteri. Aman işte öyle bişey....

Uyusam mı yoksa ....

Zaten sabah sabah kafam bozuk.. kızmışım yine kendime ...Neymiş efendim ,az okumuşum , kendimi sıkamamışım , doktor olamamışım filan filan ...Bunları kim mi söylüyor? Tabiki de ben . Çok seviyorum , çok özeniyorum, içimde kaldı ama ne yapayım ? En değerli varlığımız sağlığımızken , insanlara yardım etmek , onları iyileştirmek gibi güzel bir duygu var mı?
Neyse ben de temellerini atıyorum . Nice doktorları yetiştirmek için. Okuyun leynn ...
Yoksa kıskandığımdan filan değil !! Bugün Tıp Bayramı diye aklıma geldi . Kutlu olsunnn dicektim lafı fazla uzattım.

12 Mart 2008 Çarşamba

Olmasın...

Uzun zamandır unutulmuş bir korkumuz yine gün yüzüne çıktı. Hatırlatıyor sanırım. Pek çok hayat son buldu , bu korkuyla....Her an oldu olacak , aman yıkılacağız derken yaşanan psikolojik savaşlarımız hiç bitmedi. Ve " sesimi duyan var mııı ?? " diyen her sesde irkilmek , aynı anı defalarca yaşamak , bu korkuyla yatıp , bu korkuyla uyanmak uzun zamanımızı aldı.

Yaaa içinde olanlar, canını , herşeyini kaybedenler ...Unuttular mı sanki ? Elbetteki hayır , hiç kolay değil . Ama zaman herşeyin ilacı , yaralar bir şekilde sarılıyor , o an tekrarlanmadıkça , yeni acılara neden olmadıkça....

Biliyorum korkunun ecele faydası yok ama ben yine de korkuyorum . Herkes gibi...

Gün başlarken...

Sabah minibüsteyim . Dükkanlar yeni yeni açılıyor. Zaten uykumu da alamamışım. Kafamı dayadım cama , göz ucuyla dışarıyı izledim ...Bir faaliyettir, bir koşuşturmadır gidiyor...


*Hızlı adımlarla işine yetişmeye çalışan mor giysili kızı ( hatta yürürken ayağı kayıp düştü de hızlıca kalktı çaktırmadan , ama ben gördüm) ,

*Lokantanın önünü ağır ağır süpüren gözlüklü yaşlı amcayı ,

*Hortumla balıkları ıslatan balıkçıyı ( taze görünsünler diye midir nedir? ) ,

*Marulları tezgaha özenle yerleştiren manavcı amcayı ( iyileri öne , kötüleri arkaya ilkesine dayanaraktan ) ,

* "taze simittttt " diyen simitçi çocuğu ( çıtır çıtırdır o şimdi , nasıl da canım çekti ) ,

*Banklarda oturup günlük gazetelerini okumaya başlayan yaşlıları ,

*Koşuya çıkmış sportmen insanları ,

*Duraklarda minibüs , otobüs bekleyenleri,

*Vitrini gazete kağıdıyla silen çırağı ,

*Oltasını denize atıp öğlen ya da akşam yemeğini çıkarmaya çalışanları ,

*Kapısının önündeki çiçekleri sulayan teyzeyi ,

*Başıboş gezen köpekleri ,

*Kendinden büyük çantayı sırtlanmış öğrencileri ,

*Kahvaltı için suya dalan martıları ,

*Benden önce inenleri.....Ve daha neleri neleri gördüm , ama en son olarak , durakta inen ve derse mır mır giden uykulu bir beni hatırlıyorum.

9 Mart 2008 Pazar

Zıp zıp zıplayacaktım..Ama

İnsanın yaşı ne olursa olsun , çocuklar gibi heyecanlanmak her zaman mümkün... Hele ki heyecan duyduğun şey , bir tutkuya dönüşmüşse .... Değmeyin keyfine !

İşte bende böyle oldum. İçim içime sığmadı , hoplayasım , zıp zıp zıplayasım geldi. Ama " şunun yaptığına bak " derler diye zıplayamadım. Vallahi içimde kaldı . O yüzden iç organlarım ama en çok da kalbim zıpladı ve sadece ben hissettim . Bir de yüzümdeki inanılmaz gülümseme kaldı.

Herkesin tutkusu , heyecanı başka tabi , kimse için bir anlam ifade etmeyebilir , sonuçta bu da benim tutkum . Ortak tutkuya sahip olduklarımda az değiller , en azından bunu biliyorum. Tamam tamam çok dolandırdım , anlatıyorummm....

Nisan ayında 2. turnuvamızı düzenlemek üzere çalışmalara başladık. Herkes birşeyler yapmaya çalışıyor. İlk işimiz çılgın gibi sponsor dosyası hazırlamak. Kimi yazısını yazıyor, kimi resimlerini ekliyor, kimi dosyayı düzenliyor , kimi eksik yönlerini dile getiriyor. Kimimiz sponsor arayışında , yeni ve güzel fikirler çıkarma çabasında derken... Bir ekip çalışmasıdır gidiyor. Bazen VOLTRAN'ı oluşturduğumuzu söylerler hakkaten böyle bişey bu.

Dosya bitmek üzere , son eklemeler yapılıp baskıya girecek ama en önemli sorunumuz turnuvaya yer bulmak. Kolay mı en az 60 -70 kişiyi alabilecek bir salon bulmak , 2 gün boyunca orayı istila etmek ve de mümkünse ücretsiz bulabilmek....

Bende bu konu için, geçen gün Belediye Başkanımız ile görüşmeye gittim , heyecan doruktaydı . İçimden bir ses , "bu iş , bu yıl burda olacak özii " diyordu ama yine de "ya olmazsa" endişesi hep vardı. Hayaller kurdum bunun üzerine , günlerdir uykularım kaçtı. Sonuç olarak belediyemiz bize sponsor olduuuuuu :=)

Artık yerimiz hazır ve bu yıl ki turnuvamız MUDANYA 'da ... Çok mut-lu-yum çok . Harika bir şey bu !

Ama daha işler bitmedi... ( şu müfettişleri de bir atlatsaydık stres yaptı bende ! )

7 Mart 2008 Cuma

Yüzyirmi...

Geçenlerde çocukları bırakıp biraz stres atalım diye plan yaptık. Uzun zamandır sinema özlemi içinde olduğumuzdan kendimizi gişelerde bulduk. Neyse "120 " ' ye biletler alındı. Hayatımız sanki çok az stresliymiş gibi, duygusallıkta da hat safhada olan insanların o filmde ne işi var ?? Ağlaya ağlaya bir hal olduk sonra da kendi halimize güldük ....Sonuç olarak , karlara yazılmış bu gerçek destanı , ağlayarak da olsa , izlemeli diye düşünüyorum .Mendilinizi alınız ...

Van, 1915 Ocak. Kış. 1. Dünya Harbi’nin ilk ayları. Eli tüfek tutan herkes Ruslarla ölüm kalım harbindeyken sınır birliklerinde cephane tükenir. Vanlı çocuklar gönüllü olurlar, yaşları 12 - 17 arasında değişen 120 isimsiz kahraman çocuk. Cephaneyi sırtlanırlar, karlı dağlarda günlerce, gecelerce yürürler. İsimleri unutulmuş olsa da bu büyük yolculuğu gerçek bir kahramanlığa dönüştüren gençlerin öyküsü.

“Çocuklarımızın geleceği için dökülen kanlarınız hiç bir zaman zayi olmayacaktır, sizlere minnettarız” diye şehitlere seslenilerek bitiyor film. MÜKEMMELDİ...Hele de müzik...

4 Mart 2008 Salı

Mümkün değil..

Çok güzel bir şarkı .....
You Tube'da favorim. Paylaşmak istedim . Ratingi epeyce de yükselttim sanırsam....
İşte Kalenin Fethi... Mümkün mü , değil mi tartışılır?

Kim bilir benden sonra,
Kaç kişi girdi hayatına,
Senden sonra benim olmadı
Hiçbiri merhem yarama...

Senden sonra benim olmadı
Hiçbiri merhem yarama...

Bıraktı sana çalışmayı artık kalemim
Baktı fethi mümkün değil kalenin...
Sana dair...
Bu son çizik bıraktığım üstüne korkarım
Özleyecek seni benim kadar defterim...

1 Mart 2008 Cumartesi

Cingözüm

Cici cici cingözüm , cici cingözüm... Neler mi diyorum ben ? Aklıma Cingöz geldi de . Babam onu getirdiğinde minicik , şirin mi şirin , maviş mi maviş cici bir kuştu.
Bakımına ve bizi gagalamasına alışana kadar epeyce zaman geçirdik. Yeterli ilgiyi gösterirsek konuşabileceği söylenmişti. Bizde sabırsızlıkla konuşmasını bekledik. Ama tık yok ! Konuşmayınca , babam da ona "aptal cingöz " dedi durdu. Ama çok oyuncuydu . Özellikle pinpon topuyla oynamayı çok severdi. Gagasıyla topu ittirip deliler gibi peşinden koşar dururdu. Onu izlerken çok eğlenirdik . Hem topun peşinden koşup , hem de bıcı bıcı bişeyler söylerdi . Ama anlamlı bişey çıkmazdı. Aynayı görünce de kendinden geçerdi. Bir gün , bir baktık " aptal cingöz, aptal cingöz" demeye başladı. Nasıl sevinmiştik anlatamam.
Ondan sonra ben ciddi ciddi çalışmalara başladım . Parmağıma konup , dakikalarca dudaklarımdan çıkan her kelimeye , bütün dikkatini verip , dinlerdi. Öğrendiği kelimeleri hecelere bölüp , baska hecelerle birleştirirdi , çok gülerdik. Bir de ilginç uzatmaları vardı "cingööözzzzzz " diye ...Omzumuza konduğu zaman da , kafasını uzatıp yanağımıza öpücük verirdi. Çok tatlıydı çokkk .

Sonuçta, bir muhabbet kuşunun yaşayabileceği ömrü dolu dolu yaşadı . Şimdi yeniden bir cingözümüz olsun mu ? Bilmiyorum .

Alışmak ve kaybetmek kelimelerini kabullenebilirsek neden olmasın?