Ama bu resimde gördüğümüz , daha önce hiç duymadığım , görmediğim bambaşka birşey. Görünce çok etkilendim. Henüz adını bilmiyoruz ama en iyi oyuncumuz ona " İNSAFGO " adını verdi . Burada 4 ayrı renk olduğuna göre , 4 kişilik bir yaşam savaşı bu. Oyun alanı da tahta yerine cam . Aslında bu da çok orjinal. Çünkü her ne kadar tahta ve cam birbirine tezat iki kavram olsa da , bize pek garip gelmiyor. 25x25 ' lik cam bir goban . Yani 625 nokta demek. Kimbilir ne kadar keyiflidir.
29 Eylül 2008 Pazartesi
4 kişilik GO...
Ama bu resimde gördüğümüz , daha önce hiç duymadığım , görmediğim bambaşka birşey. Görünce çok etkilendim. Henüz adını bilmiyoruz ama en iyi oyuncumuz ona " İNSAFGO " adını verdi . Burada 4 ayrı renk olduğuna göre , 4 kişilik bir yaşam savaşı bu. Oyun alanı da tahta yerine cam . Aslında bu da çok orjinal. Çünkü her ne kadar tahta ve cam birbirine tezat iki kavram olsa da , bize pek garip gelmiyor. 25x25 ' lik cam bir goban . Yani 625 nokta demek. Kimbilir ne kadar keyiflidir.
26 Eylül 2008 Cuma
Sisteme bir alkış lütfen !!!
Üşüdüm...
24 Eylül 2008 Çarşamba
Alev topu...
23 Eylül 2008 Salı
İlginç iletiler...
21 Eylül 2008 Pazar
Kaybolma oyunu ...
Bilemezdik ki !!! büyüdüğümüzde kendi içimizde kaybolacağımızı....
20 Eylül 2008 Cumartesi
Zor yol...
Bütün bunlar , oyunun sırrını çözmeye çalışmak , onu oraya , bunu buraya kaydırmak için gerekli miydi? Hala bilmiyorum.
Hayatımızdaki bazı basit şeyler için bile , ne kadar karmaşık ve zor yollar tercih ediliyormuş meğer !!
17 Eylül 2008 Çarşamba
Keşke...
.
15 Eylül 2008 Pazartesi
Hata üstüne hata...
Düşünen sadece KADIN...
-Çocuğun , ertesi gün okula giyecek kıyafetlerinin hazır olması lazım
14 Eylül 2008 Pazar
Başucumda Müzik...
Gereksiz yere bekletmişim. Oysaki bir nefeste çabucak biten bir hikayesi varmış. Alıp götüren sürükleyen bir hikaye...Tehlikeli ama bir o kadar da heyecanlı...Bir rüyanın gerçekleşmesi gibi.... Acaba diye düşündüren , belki de kendimizden çok şey bulacağımız bir rüya gibi...
Bir erkeğin , bir kadının ruhunu bu kadar iyi anlayabilmesi , hayret edilecek birşey. Özel bir his olmalı. Yazarı tebrik ediyorum.
"Eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün... Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu. Ama aslında bu kadar basitti işte: Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.
" Başucumda Müzik, bizi "gerçekleşen bir rüya"ya götürüyor. 50'li ve 60'lı yılların karmaşasında unutulup gitmiş gizli bir aşk öyküsünü anlatıyor. Orada, sokaktan akordiyon sesinin geldiği bir bahar sabahında, unutulmaz cumartesilerde, unutulmuş şarkılarda eşsiz bir duyguyu, tutmak isterken avucumuzdan kayıp giden o rüyayı okuyacaksınız. Hem de çok tanıdık bir yakın tarihin çarpıcı gerçeğinin içinde...
Nasıl olur da insan, dünya yüzünde, bütün bir ömür boyu hatta ondan bile sonra, sonsuza dek birlikte olmak istediği, her gördüğünde, hayır, yalnızca adını düşündüğünde bile kalbinin deli gibi çarpmasına engel olamadığı, belki de hayata geldiği an kaybedip sonra da çaresizce, farkında bile olmadan oradan oraya savrularak yıllar yılı arayıp durduğu parçasını bulmuşken mutsuz olur?
12 Eylül 2008 Cuma
Gıcığım ....
Bir de MEB tarafından , engellenmiş siteler var. Evett... Kimisi engellenmek zorunda , öğrencilerimizi uygunsuz sitelerden korumamız gerekiyor ama uygun olanlar da engellenmiş . Bunu anlayabilmiş değilim.
11 Eylül 2008 Perşembe
10 Eylül 2008 Çarşamba
Format nakli...
Durum o ki , bugün itibarıyla bir gece hastanede kalacakmış ve kan nakliyle formatlanıp , herşey normale dönecekmiş. Bende hafıza problemlerini ortadan kaldırmak için kopyalama yaptım. Sonradan herşeyi hatırlaması lazım . Neleri paylaştık kolay mı ? Bir gecelik ayrılık bile bana zor gelecek ama toşhim sonunda iyileşecek...
8 Eylül 2008 Pazartesi
Ne çektiysem ben çektim...
Uzun zamandır saatlerce ayakta kalmaya alışkın değiller ki , 40 dk . arayla bi 3. kat , bi 1. kat , arada yine 3. kat, olmadı 2. kat hoop yine 3. kat , zil çaldı yine 1. kat , 3. kat ve ardı arkası kesilmeyen katlar arası iniş çıkışlar . Bir an başım döndü , katları karıştırdım , ben nerdeyim , nereye gidicektim ?? Söylerken bile yorucu. Meğer ne büyük bir okulmuş .... Alışırım alışırım da , oturursam kalkamamaktan korktuğum için hiç oturmadım . Gece ben uyurken dinlenecekmiş , öyle anlaştık....
7 Eylül 2008 Pazar
Zil çaldı...
Bu kadar tatil uyuşukluğunun arkasından , bu tempoya nasıl alışırım bilmem . Görünen o ki , ben daha çok sızlancam çokkkk....
6 Eylül 2008 Cumartesi
Toshi mi , Acer mı?
Kendileri küçük , hafif ve beyaz bir ACER . Bunlar beni cezbeden fiziksel özellikleri , bir de teknik özellikleri var ama her durumda benim 3 yıllık laptopumdan çok çok daha iyi...
Şimdi elimdeki laptopun suyumu çıkmış , neyime yetmiyor ? Yoo aslında yetiyor ama benimki biraz görgüsüzlükten mi desem, aç gözlülükten mi desem , uygununu bulamadım. Haliyle bazı harfleri silindi , birazcık da eskidi gibi oldu. İyi bir format ihtiyacı var , hiç olmadığı kadar yavaş , sayfa açana kadar adam çatlatan moduna giriyor. Bu da ne şimdi dedirten abuk subuk popuplar açıyor . Kapatıyorsun gene açıyor. Sonra da kilitlenip kalıyor. Ondan sonra uğraş dur ctr + alt + delete yapıcam diye. Yani anlayacağınız Toshiye yol görünüyor gibi gibi ...
5 Eylül 2008 Cuma
La Noyee...
Amelie Poulain - La Noyee - Yann Tiersen