31 Ağustos 2007 Cuma

Yeniden 2. baskı....

Heyecanla okumaya başladığımda , kitabın yarısını geçmiştim ki , en can alıcı yerlerini anlattıklarında da sinir olup heyecanımı kaybettim. Dinlemem daha kimseyi . Ben kendim okurum yaa... Şimdilerde hafızamı sildim ve yeniden Şibumiyleyim....

30 Ağustos 2007 Perşembe

Masaüstü değişikliği ….

Yaklaşık 1,5 yıldır değiştirmemiştim . Bu manzaraya bakarak kendimi orada hayal edeceğim. Serin ve sakin ….. Gerçi su şırıltısıyla ne kadar sakin olur , bilemem ama.

Ne zaman bilgisayarımı açsam , niyetim sadece müzik dinlemek olsa bile , bu resim , benim aklımı çeliyordu , hemen oyun oynayasım geliyordu. Bende değiştirdim gitti…Ama cep telefonlarım da hala var. Kalsın onlar kalsınnn…

29 Ağustos 2007 Çarşamba

GE-Lİ-YO-RUMMM....Gel-dimmm

Sanırım 1 haftalık bir ayrılık zor geldi sizlere di miii? Buraya yorum yazmak yerine telefon açıp dır dır başımı yediniz , mail attınız ya da msn' den not bıraktınız. Teşekkür ediyorum beni sevdiğiniz için , izlediğiniz için.
Karamsar halimi bırakıcam , söz veriyorum ! Hem yepyeni bir dönem başlıyor , enerjik olmalıyım , yapacak çok şey var ama değil mi? Değişik planlar yapıyorum , değişik kararlar alıyorum. Bakalım uygulamaya da koyabilecek miyim? Yaparız her türlüüü di mi ama?
Mesela bugün ne yaptım? Bilgisayarımı birazcık hafiflettim. Yaklaşık 25 Gb kadarcık :P Filmler, müzikler , resimler ve geçmiş yılların dosyaları , herşey ama herşey yedeklendi. Nasıl hızlandı ama görseniz , bende gaza geldim gördüğünüz üzere efem....
Eski ve kullanılmayan programların hepsi kaldırıldı , yenileri kurulacak , gerekirse de formatlanacak ve sonraaaaaa..........birlikteyiz......
Canım arkadaşımın başına gelenlerden sonra , yüreğim böyle bir acıya dayanamazdı . Kaç keredir uyarı aldım "yedekle artıkk " diye ... Sözünü dinledim bak. Uzatmalı tatilci seni ! Hem biliyor musun? Çatır çatır çatladım ben burda.....Benim için bir kez daha parasailing yap. Bensiz olmaz biliyorum ama :P

22 Ağustos 2007 Çarşamba

Aradığınız kişiye ulaşılamıyor......

Ben yokum bir süreliğine , yazamayacağım.
Ne kadar ? Onu da bilmiyorum......Şimşek çakana kadar....
Boşu boşuna bana tembellik yapıyorsun demeyin.
Zaten hep tembeldim.
Bilmezsiniz ki değiştiğimi . Geçer belki kimbilir......
Enerjimi ve heyecanımı kaybettim. Hepinizi seviyorum.

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Yine kaybettim ...

Sanırım 7 yaşlarındaydım. Annem beni , evden biraz uzak sayılabilecek bir markete göndermişti. “Market” diyorum , çünkü gerçekten de bakkaldan markete ilk geçişin göstergesiydi “ordu pazarı”. Elime bir poşet vermişti. Bir de kağıt para. Sanırım 1000 liraydı. Büyük para olduğunu ve pembe renkte olduğunu anımsıyorum. Çocukluk işte ! ikisini de aynı elimde tutarak , sallana sallana , poşeti de uçura uçura markete gitmiştim. Ama hiçbir şey alamadan , eve gözü yaşlı geri dönmüştüm.
“Ben parayı kaybettim anneeee , elimde yokkk ” derken, bir yandan annemin üzüleceğini düşünüp , bir yandan da ağlıyordum.
Annem , üzülmüştü mutlaka ama beni daha fazla üzmemek için gülümsemişti. Daha dikkatli olmamı ve parayla poşeti ayrı tutmam gerektiğini söylemişti. Tekrar gönderdiğinde parayı nasıl sıkı tuttum anlatamam. Hala da sıkı tutarım :P Sanıyordum. Alışverişimi yapıp , gelmiştim.
Neden bu konu derseniz , dün bir anda , o güne dönüverdim.
Marketteyim. Küçük beyefendi okullu olacak ya, ona çanta beğeniyoruz. Teyzemiz de kesin emir verdi
“Ben alıcam, sakın almayın.
“Eh ! peki biz sadece beğenelim , sen gel al teyzesi”
Bu arada çantayı teyzemiz görsün diye resmini çektik , göstericez , işgüzarlık işte!
Resmi çektik , sorun yok , çanta gayet güzel ( bu arada spiderman’ den böyyk geldi ama ne yaparsın , sağlam yapmışlar , almasak kıyamet kopacak )
Neyse ordan ayrıldık , eve gelirken , başka bir markete girip acil bir şey alıp çıkıcam. Bu arada fotoğraf makinesinin çantasına bir miktar para koymuştum , onu alayım dedim. Bakıyorum yok , yok olamaz, düşmüş , bir anda şimşek çaktı , en son resim çekerken vardı , görmüştüm çünkü. Moralim bozuldu , az değildi çünkü….Çok uzun yıllar olmuştu para kaybetmeyeli….Ağlamadım ama , darbeyi iyi yedim doğrusu.
Şimdi durup dururken niye kaybolsun ki! , ona canım sıkıldı.
Eh ! geriye diyecek tek bir şey kalıyor, SAĞLIK OLSUN. Buradan da anlaşılıyor ki fotoğraf makinesinin çantası sadece makineyi korumak içindirrrr. Görüldüğü üzere parayı koruyamıyor ....
Metalik bir sesle düşünün: Tanımlanamayan nesne , dışarı atınız
Teyzesiiii , o çanta var yaa ! kendini ikiye katladııııı ne diyim :)

18 Ağustos 2007 Cumartesi

İnadına Dalıcam...

Şu aralar yapmak istediğim şeyleri sıralarsam , sanırım ilk önce çılgın olanını söylemeliyim. Dalmak ve Dalgıçlık dersi almak istiyorum. Bu heves nereden geldi diyeceksiniz , bilmem geldi işte vurgun yiyesim mi var acaba anlamadım gitti :)
Denizin altındaki gizemli dünyayı keşfetmek , belki de dalma korkumu yenmek için .....
Sonra , hergün düzenli olarak bir kulübe gidip spor yapmak , yüzmek , okulumuza internet sitesi yapmak , fotoğrafçılık kursuna gitmek ve kendimi sokaklara atıp kare kare hayatı yakalamak , tekrar tatile çıkmak ( ve dönmemek) , farklı okullara gidip goyu tanıtmak , anlatmak beni en çok mutlu edecek şeyler sanırım. Bir yerden başlamalı diyorum......
Sizin yapmayı düşündüğünüz en çılgın fikriniz nedir?

16 Ağustos 2007 Perşembe

Bulamadım başlık filan...

Ben mi? Ben hiç bir şey bilmiyorum.
Sonsuzluktayım , dipteyim .
Hiç bir şey istemiyorum , düşünmek,
Konuşmak, yazmak bile.
Ben bi kafa değiştirip gelicem.
Az işim var :) bekleyin....

14 Ağustos 2007 Salı

Herşey kayıp gidiyor...

Canım sıkılıyor yaa , vallaha da billaha da çok sıkılıyor. Sürekli uyusam , zamanın farkına da varmasam , yüzyıllar geçmiş olsa...
Herşey aleyhimize işliyor. Bizden yana olan hiç bir şey yok...
Gidiyor saatler , dakikalar , saniyeler...
Acımadan hem de.....

10 Ağustos 2007 Cuma

Davetin böylesi...

Sabah sabah bana verilen bir davet haberi var. Yaw , daha 20 gün var , ne sıkıntı yapıyorsun bana önceden. Bilmez misin ben stresi bol biriyim.
Eh kız ! sen davet günü görürsün!
Bi de demez mi ;
- 1 Eylül 'de davetimiz var efenim. Açılış törenimizde sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız.
- 1 Eylül 'de mi?
- Aslında özel ve güzel olsun diye biz 40 gün 40 gece düşünmüştük ama...
- Eeeee naptınız peki?
- Sonra 10 ay olmasına karar verdik , daha etkili olur diye düşündük.
- Hımm anlaşıldı. Ben almıyım canım alerjik durumum var.
- Hahahaha.......
- Kızım böyle davet mi olur. Sabah sabah başka bişey bulamadın mı?
- Ben gerildim de , sıradan herkese bulaştırayım dedim.
- Aman ne güzel tam da adamını buldun canım. Hiç sevmem gerilmeyi....hiçç :P
- Hahahaha..
- Gülme cadı. Kabus musun sabahın bu saatinde . Gelemem davete filan. Bensiz devam edin.
Bensiz yürümez ki , ben biliyorum. Yaw bulamadım başka bi iş, istifa edemedim. Nankörlük etmek istemem ama stresi çok . Vıdı vıdı 200- 250 çocuk çekilmiyor ki hergün. Kendime ait bir işim olsa, fena mı olurdu?

8 Ağustos 2007 Çarşamba

2000 km' lik yolun sonunda....

Balıkesir-Bursa arasında giderken Susurluk, mutlaka mola verilmesi gereken bir yer olmalı. Nedeni? Köpük köpük bir ayran ve uzayan kalın kaşarlı, harika bir tost...

Bursa'ya biraz daha yaklaştıkça küçük bir mola da Kemalpaşa 'da....Ayran ve Tostun üzerine tatlı gider ama :P
Sadece 1 tane yiyebildim. Bi de tatlı canavarı geçinirim di mi? Çok ağır geldi ama . Hem ben sütlü daha çok severim.
Hafifletici sebepler gerek yaniii......

6 Ağustos 2007 Pazartesi

Sevgi Parkıymışşş....

Burası Küçükkuyu 'da bir çocuk parkı....
Adı "Sevgi Parkı" ama bundan pek emin değilim.
Tweety 'i hiç bu kadar kızgın görmemiştim .
Hani sanki diyor ki; "parka gelin de ben size gününüzü gösteririm" dercesine .....
Parka girsek mi girmesek mi?

Ya ben denizi çok seviyorummm ....

Küçükkuyu sakin ve çok şirin bir yer. Antalya 'dan sonra büyük bir mevsim değişikliği yaşattı bize. Nem yok , sıcak yok , rüzgar çok , deniz pırıl pırıl ama buz gibi ..... Hatta bugün öğlen saatinde bile üşüdük ama deniz her haliyle çok güzel , yaşayamam ben öyle karasal iklimde . Su olmalı , dalga olmalı, hem de mavi olmalıııııı ......

2 Ağustos 2007 Perşembe

Adım adım Adrenalin……

Heyecan duyduğum ama denemeye çekindiğim çılgınca bu fikri , inatla kafama koymuştum ,vazgeçmedim. Defalarca cesaretimi kaybedip geri döndüm ama sonunda “Amannn” dedim “Öleceksek Akdeniz de ölelim ne yapalım” diye düşündüm. Benden daha da çılgın olan arkadaşımdan enerji aldım ve birlikte bu maceraya adım attık. Bağırmak serbestti , gülmek daha da serbest…. Çünkü tamamen özgürdük hem de tamamen……

* Önce gidip , görevlilerle konuştuk, iki kişilik uygun mudur?

* Uygundur , size bu garantiyi veririm . Hiç bir şey olmaz bana güvenin!

* İyi de aşağıda olan sizsiniz , yukarıda olacak biziz. Aksi bir durumda ne anlamı olur ki ?

* En fazla denize uçarsınız ! can yeleğiniz var :P

* Sağol be kaptan , çok rahatladım.

* Neyse karar vermiştik zaten , imzayı attık bi kere…..

* Tekne yanaştı , bindik , heyecanlıyız ( geri mi dönsek )

* Emniyet kemerlerini bacaklarımızdan ve belimizden geçirip , can yeleğini giydirdiler.

* Offf çok da rüzgarlı …

* Bizden önce bir ikili yola çıktı , heyecanla izledik , adrenalin daha da arttı.

* Sıra bize geldi. Rengarenk paraşütümüz açık bekliyordu.

* İlk önce beni bağladılar , kancalara baktım gayet kalın ve sağlam görünüyor.

* Bileğime de fotoğraf makinemi sıkıca geçirdim , kullanabilecek miyim bakalım.

* Kancaların bağlı olduğu yere sıkıca tutundum.

* Tuhaf bir duygu .Anlatması sanırım zor , yaşamak gerek. Ama çok heyecan verici.

* Arkadaşımı da önde olacak şekilde bağladılar. Artık hazırız.

* Yere oturun !

* Tamam…….( Dua edicektim onu da heyecandan unuttum ) : =))

* Motor hızlandı , bizi tutan halatın makarası dönmeye başladı.

* Gittikçe yükseliyoruz. Açıldıkkkkk…..

* Aman Allahımm. Bu harika bişey! Harika harika …..

* Korkmuyoruz …Havadayız , uçuyoruz , çok zevkliiymişşşşş…

* 200 metre kadar yükseldik , denizin üzerinde dalgalanıyoruz. Paraşütümüzün gölgesi bile göründü.

* Her şey küçücük , otelimiz, havuzumuz , insanlar nokta kadarlar.

* Çekmeye çalışıyorum , arada makine elimden kayıyor . Elimi tam bırakmak da istemiyorum ama güvendeyim sanırım.

* Yaklaşık 10 dk kadar , sağa sola geniş daireler çizerek, açıklarda uçtuk

* Hatta bir ara , aşağıda deniz kaplumbağası bile gördük.

* Evet evet küçük bir caretta carettaydı, sonra daldı gitti. Ama çekmek için yetişemedim.

* Çok eğlendik , çok .

* Hayırrr olamazzzz . Zaman dolmuştu. Makara tekrar sarmaya başladığında , gittikçe motora yaklaşıyorduk.

* Veeee yumuşak bir inişle tekrar motordayız maalesef

* İşin komik tarafı nedir söyleyeyim mi ? İnince yürüyemedik Neden mi?

* Bacaklarımız titriyordu : )) Ama çabuk geçti .....

* Sanırım “ Parasailing ” e yine binerim , hatta tek başıma bile …..


PANKEK mımm nefisss....

Sabah kahvaltısının en güzel lezzetlerden biriydi Pankek. Uzun kuyruklar beklemek zorunda kalsakta olsunnn
yine de güzeldi.
Sonra da işte böyle afiyetle yeniyordu.
Ee tabi çikolata takviyeli….
Yok yokkk ben yemedim .
İspatı yok ki : ))

Hoşçakal Antalya...

Hoşçakal Belek ....
Biraz mahsun ve asık suratlıyım. Doyamadım ki diyeceğim yuh ! diyeceksiniz . O nedenle demiyorum :P
İçimden söylerim. Dedim ya yaşarım ben böyle her türlü…..
Şimdi yine yollar uzun ve sıcak. Hatta gergin…
İstikamet Küçükkuyu . Geliyorummmm......