26 Şubat 2015 Perşembe

Trakeostomi ....

Çok büyük gelişmeler olmadığından aralarda aktarma gereği de duymadım.Yoğun bakımımız devam ediyor. Babamın durumu iyi gibi. "Gibi" diyorum çünkü bilinci oldukça açık.Bu güzel bir şey. Tek sıkıntı artık iyice gerilmiş durumda olması...Ağzındaki aparatlar yüzünden bir türlü dile getirebilme şansı da olmadığından dün eliyle yazmak istediğini işaret etmiş. Ancak elleri çok şiş olduğundan kalemi tutamamış. O da olmamış yani...

Tablet götürüp dokunarak yazmasını istemek iyi bir fikir gibi geldi. Belki konuşmak istediklerini biraz olsun dile getirebilirse rahatlayabilir diye düşündüm. Ancak Dr. dün biraz keyfimizi kaçırdı. "Şimdilik bunu yapmayalım" dedi. "Çünkü enfeksiyon hala var ve şu durumda bir sonraki aşamaya geçmemiz gerekiyor" deyince tedirgin olduk açıkçası. 

Bağışıklık sistemi düşük olduğundan yeni bir bakteri daha üremiş akciğer sıvısında. Zaten mantar vardı bir de bakteri çıktı. Yeni bir antibiyotiğe daha başlanmış yani. 15 gündür ağızdan hortumla soluk borusuna bağlanan tüpler için de sürenin sonuna gelindiğinden Trakeostomi yapılması uygun görüldü. Bir sonraki aşama dediği buydu. Bu süreçte akciğerler hala kendini toparlayamadığından cihazdan ayrılması şimdilik söz konusu değil. Kaldı ki cihazdan gelen oksijen kalitesine ciğerlerin alışıyor olması da pek hoşumuza gitmedi. "Ayırmayı denediğimde solunum çok hızlanıyor" dedi. 

Bugün az bir anestezi verilerek Trakeostomi ( gırtlaktan delik açılması) yapılacak. Bu şekilde nefes borusuna takılacak solunum cihazından daha sağlıklı oksijen girişi sağlanacak. Ayrıca enfeksiyon riski de çok daha aza indirilmiş olacak. "Kendisi şu andan %70 rahatsızlık duyuyorsa , bununla %10 duyacak ve rahatlayacak . Hatta birkaç gün sonra ağızdan sıvı da alabilir önce su daha sonra çorba gibi" deyince tedirginliğimiz biraz azaldı ama biz işin anestezi kısmına takıldık. Az bir şey Babacım hayırlısıyla bunu da atlatırsın...


25 Şubat 2015 Çarşamba

Niye göremiyorum?

Uzun zamandır kitap okuma isteğim olmasına rağmen bir türlü eyleme geçemeyişimin bir sebebi olmalıydı. Ben bu kadar isteksiz olamam ki , kaldı ki olmamalıyım da zaten...Ne zaman bir şeyler okumaya başlasam , yazılara bir şeyler oluyor. Dikkatinizi çekerim yazılara oluyor bakın , bana değil :))) 

Özellikle de minik yazılı ilaç prospektüsleri var ya onlara...
Eskiden gayette okunuyordu şimdi okunmasın diye küçücük küçücük yazıyorlar galiba :))) 
Hep anlamayalım diye :))) Evet evet kesinlikle öyle ...

Sanki yazıların hepsi bitişik yazılmış , bütünleşmiş gibi bir hal alıyor. Bir büyüyüp netleşiyor , bir küçülüp bulanıklaşıyor ama bir türlü  dengeyi kuramıyor. Sonra da "Amannn sonra okurum. Acelesi yok " diyerek erteliyorum. Ama nereye kadar ? 

Belli ki alıcıların ayarı artık bozulmuş ve yedek parça ihtiyacı şart olmuş. Ama hiç bir şey orijinal parçaya benzer mi ? Benzemez tabiii...Bunlar artık yaşa bağlı olarak ortaya çıkan kusurlar zaten. Kabul etmek lazım ki tırtlıyoruz :)) 

Hal böyle olunca da ailecek göz doktoruna gidip kontrolden geçtik. Bu arada eşim de gözlüklü oldu. O Miyop , ben Hipermetrop. Yine zıt yani :)) O gözlüğüne alıştı ve onsuz yapamıyor ama ben neden bilmiyorum henüz kullanamadım. Takmamak için de zorlanacağımı düşündüğüm yazılardan ısrarla kaçıyorum ve onsuz idare etmeye çalışıyorum. Çünkü şöyle de bir gerçek var, gözler gözlüğe alışınca daha sonra gözlüksüz göremez durumuna geliyor. Direniyorum anlayacağınız...




20 Şubat 2015 Cuma

Hayat sevince güzel...

Uzun zamandır özellikle dikkat ettiğim bir konu var. Birini seviyorsam gerçekten çok seviyorsam o an içimden gelen her türlü sevgi sözcüklerini söylemekten çekinmiyorum. Seviyorum bu şekilde sevgimi göstermeyi...

Karşımdaki benim için değerliyse ona da bunu hissettirmek hoşuma gidiyor. Bugüne kadar şaşıran pek olmadı ama bunu yapmadığı için şaşıranlar olduğunu fark ettim. Tamamen içten olduğumu herkes bilir. Bu yapmacık olarak yapılamaz ki zaten , ne zorumuz var? 

Kim olursa olsun sevildiğini bilmeli , hissetmeli bir insan diye düşünüyorum. Böylece ilişkiler daha sağlam olmaz mı zaten ?

Söylüyorum her şekilde hemde hiç çekinmeden. Sen benim için değerlisin diyorum , iyi ki varsın diyorum , canımsın diyorum , sana güveniyorum diyorum , yanımda olduğun için teşekkür ederim diyorum,  seni özledim diyorum , seni seviyorum diyorum ...

En son Dr 'a söyledim bu tarz bir şeyi. İtiraf ediyorum hiç beklemediği bir şeydi. "Dr. bey , Siz çok iyi birisiniz. Ve biz sizi gerçekten çok sevdik,  ilginize çok ama çok teşekkür ederim"  dedim. 1-2 sn. kadar yüzüme bakakaldı sonra "Ben teşekkür ederim " dedi gülümseyerek...Kaç hasta yakını böyle bir tepki göstermiştir ki ...

Gerçi bazen bunları söylediğimiz için pişman olduğumuz durumlar olmuyor değil , ama olsun hayat sevince güzellll ...Karşındaki hissetsede hissetmese de...






19 Şubat 2015 Perşembe

4 günlük durum özeti...

3-4 günlük hastane durum özeti yapayım. Biliyorum bunlar sıkıntılı konular ama ben sadece rahatlamak adına bunları paylaşıyorum. Bu arada arayan , soran , mesaj yazan can dostlarıma binlerce kez teşekkür ederim. Sizden aldığım güç beni daha güçlü yaptı buna inanın. Çok farklı bir destekmiş bu. Her an yanımda gibisiniz , her an elimi tutuyor gibisiniz...

Çok şükür ki , Pazartesi günü Dr. 'umuz yine olumlu şeyler söyledi. Sadece Akciğerde bir mantara rastlamışlar , bunun içinde antibiyotik tedavisini değiştirme kararı almışlar. "Endişelenecek bir durum yok "dedi. Bu arada solunum cihazından sadece biraz destek alır duruma gelmiş , çoğunlukla kendi nefesi ile  idare ediyormuş. Ama hala tam olarak ayrılma kararı yok , zamana bırakıyor Dr'. umuz...

Salı günü birazcık yaramazlık yapmış babam. O nedenle yine uyutmuşlar. Sonuna kadar haklı olduğunu biliyorum. Çok canı acıyor ama yapacak bir şey yok...Nefes borusundaki tüpün verdiği rahatsızlık , sürekli ağzının açık olması ve oradaki hortumları hissetmesi, konuşmaya çalışıp konuşamaması babamı oldukça hırçınlaştırmış. Bir hışımla tuttuğu gibi bütün hortumları çıkartıp atmış. Durum böyle olunca tekrar uyutup , tüpü yeniden takmak zorunda kalmışlar.Her defasında tüpü çıkartmaması , soluk borusunun tahriş olmaması için ellerini yatağın kenarlarına bağlamışlar.

Çok üzüldüm ama mecbur kalınmış işte. Kaş göz hareketleriyle anlaşıyoruz bir şekilde. Elimizi sıkıyor , tutuyor , bakışlarını bize çeviriyor. Dr.'umuzda her gün bizimle görüşüp diğer tüm değerlerin normal göründüğünü söyledikçe seviniyoruz açıkçası. Şu an sadece akciğerlerin kendini biraz daha  toparlaması, cihaza hiç ihtiyaç duymaması ve mantarın yok olması için zamana ihtiyacımız var...Yavaş yavaş ama iyiye doğru...




16 Şubat 2015 Pazartesi

İnsan gibi Doktor...

Doktorunda hemşirenin de her türlüsü var hastanelerde. İnsan mecbur olunca nelerle karşılaşıyor. "Allah düşürmesin bunların eline" dediğinde oluyor, "Allah razı olsun " dediğinde... Eminim herkesin olmuştur  bu tarz sıkıntıları ...

Yani iş , yıllarca okumakla doktor olmakla ilgili filan değil maalesef. Alanında uzman olmuş olabilirsin ama insanlık alanında ne kadar uzmansın önemli olan o . Hastayı iyileştirmek için ilaç vermek işin en kolay yolu ama bunu sevgiyle saygıyla yapmalı doktor. Canı gibi davranmalı hastasına. Ben nasıl her öğrencime çocuğum gibi davranıyorsam, doktorunda hastaları, çocukları gibi değerli olmalı...Gelsin ilacını vereyim çeksin gitsin değil ki olay...

Aman yanlış anlaşılmasın kimsenin hakkını yiyemem bu konuda. Çok çok mükemmelleri de var biliyorum çünkü...

Şu yaşadığımız süreçte 3 doktor ile karşı karşıya kaldık. Biri gayet insancıl, ilgili , açıklayıcı , vicdan sahibiydi. Babamı başka bir Dr.'a nakil ettikten sonra bile hiçbir mecburiyeti olmadığı halde sadece ricamız üzerine takibini sürdürdü. Ekstra başka hiçbir şey olmadan...

Diğer Dr. robota bağlanmış gibiydi. Sesinde hiçbir duygu taşımadan tek düze robot gibi konuşan , açıklama yapmayan ( anlayamayız ya ! ) bilgi vermeden , "yapacak çok fazla bir şey yok , ağrı kesicilere devam"  diyerek ,  koşar adımlarla gelip koşar adımlarla visite çıkan sadece "kendinize iyi bakın" diyerek yok olan cinstendi. Şeyy pardon Dr. bey bize iyi bakacak olan sizsiniz halbuki.... İki gün içinde ortalığı ayağa kaldırdık tabii , ilgi alaka tamamen değişti...

Ve şimdi ilgilenen Dr. insan gibi insan. Öncelikle hastayı tanımadan açıklama yapmadı , tüm geçmiş yapılan testleri , filmleri inceledi. Sonra diğerlerinin vermediği bilgileri daha detaylı anlattı. "Her gün görüşeceğiz. Kafanıza takılan merak ettiğiniz her türlü şeyi çekinmeden sorun " dedi. Yapılan her yeni testi bir öncesiyle kıyaslayarak anlaşılır bir şekilde anlattı. "Tedaviye cevap veriyor "diyebiliriz demişti 2 gün önceki konuşmasında. Rahatlatıcı ve olumlu yaklaşımı güven sağladı zaten. Daha detaylı bilgiyi bugün öğlen itibarıyla alacağız. Daha iyi şeyler duyarız inşallah...

Bu arada babamla ilgilenen hemşirede çok şeker bir insan. "Babanızla sürekli konuşuyorum. Duyuyor merak etmeyin. Sizde sürekli konuşun " dedi. Ayrıca " Amca çok hassas birisi. Öyle değil mi amca ? "dedi babamın kolunu hafifçe dürterek. Öyledir babam benim. O da gözleriyle onayladı yarı baygın haliyle...

Allah iyi insanlarla karşılaştırsın hepimizi ne diyeyim İnsan gibi doktorlarla , insan gibi hemşirelerle...



15 Şubat 2015 Pazar

Tanıyordur değil mi?

Dün son anda hemşirenin iyi niyetiyle babamı görebilme şansım oldu. Normalde yoğun bakım için iki hasta yakını sınırı var. "Uzaktan geliyorum 2 dk' cık görebilir miyim? "dedim. Sağ olsun kabul etti. 

Uyutulması için verilen ilaçlardan biri kesilmiş. Gözleri açık tavana bakıyordu. Gerçi bir kapanıyor bir açılıyor yarı uyku durumunda gibiydi. Babacım "ben geldim" dedim boğazım düğümlenerek...Gözlerini kırptı kafasını kaldırmak istedi bana doğru ama imkansızdı. Öylece kaldı yine tavana baktı "İyi olacaksın babacım bak hepimiz dışarıda seni bekliyoruz seni çok seviyoruz. Çabuk iyileş tamam mı? "  dedim elini tutarak. Önce kaşlarını olmaz der gibi kaldırdı "babaa" diyince sonra onay verdi. İyileşmeyi istemiyor gibi davranması beni çok üzdü. O an ki korkumu anlatamam...Daha fazla heyecanlanmasın diye  "ben şimdi gidiyorum yarın yine gelirim tamam mı babacım " dedim gözlerini kırptı , çıktım...

Onu anlayabilmek de çok zor ki. O ruh haliyle neler düşünüyor ya da düşünebiliyor mu? Neler olup bittiğini anlayabiliyor mu ? Hiç bilmiyorum ama arada tanıdık yüzler tanıdık sesler...O da ne kadar tanıdık bilinmez....



13 Şubat 2015 Cuma

Minik ama güzel bir haber ...

Çok şükür Allah'ıma bugün (2 gün önce) hastaneden içimiz rahat bir şekilde ayrıldık. Bir gün önce yapamadığımız Dr. görüşmesi de gayet olumlu geçti. 

Bizim için minik bile olsa harika bir haber aldık canım babam benim. Uyutulmaya devam ediyor ancak solunumu biraz düzene girmeye , akciğerleri de kendini toparlamaya başlamış. 

Dr. "Elimi sık" dediğinde tepki verip elini sıkmış ki "gayet güzel" dedi.  Enfeksiyon değerleride 3 günlük antibiyotik tedavisne cevap verip biraz düşüş göstermiş.  Pazartesi daha net yorumlar yapablirim dedi. Bu bile bize yetti. Dualarınız , dualarımız , sevenlerimiz , eşimiz , dostumuz iyi ki var...

umutsuzluk yapmak yok....

Umutsuzluğa kapılmak istemiyorum. Umut her zaman vardır ve bende iyi olacağını düşünmek istiyorum. 

Bugün yoğun bakım kapısının önünde beklerken birbirinizin farkına bile varamadığınız oda arkadaşlarınızın yakınları ile tanıştık. Acil şifalar diledik hepinize. Bir an önce sağlıkla çıkarsınız inşallah...

İçinde olmadan anlayamıyor insan bazı şeyleri göremiyor. Oysaki ne acılar ne zorluklar yaşanıyor içerilerde. Mesela , yoğun bakımda 1 yıldır kendini bilmeyen , 4 aydır beyinle ilgili sıkıntıları olanlar varmış. Ona rağmen herkesin umudu var kaybolmamış . Gözünü kırpsa umut işte... Ama ben inanıyorum ki babam bunu da aşacak. Gücünü biliyorum...

3.günün sonunda bugün seni görebildim babacım ama uyuyordun. Solunum cihazına tepki vermemen için uyutuluyormuşsun. Haklılar aslında hiç kolay olmazdı o koca boruları ağzında ve boğazında hissetmek. İçim acıdı üzüldüm ancak solunumun oldukça rahat görününce biraz rahatladım bende.  İyi olacaksın babam benim , güçlü ol lütfen çıkalım bir an önce buradan...

Biliyorsun değil mi ? 
Seni seviyoruz  ♥♡♥



12 Şubat 2015 Perşembe

Sakın Babacım !!!

Sakın babacım sakın aklından bile geçirme !!! Gidemezsin biliyorsun değil mi?  Böyle bırakıp gidemezsin . Bizim sana ihtiyacımız var... 

Biliyorum senin büyük kızınım ben , özilinim ben. Ve ben daha fazla büyümek istemiyorum Baba. Bak oğlun da burada , küçük kızında , Annem de... Hepimiz yanındayız...

Tamam şimdi nefesini tüketme... Dinlen , uyu ama sakın gitmee. O nefesin hepimiz için çok değerli. Gitme çünkü daha birlikte geçirilecek günlerimiz var.Güçlü olmalısın  , tutunmalısın hayata. Seni seviyoruz biz. Bunu içinde hisset. Gücünü sevgimizden al ve iyi ol. " İyi olacağım " demedin mi bana . Söz verdin. Unutma...

Yüzünü göremesek de , sesini duyamasak da sadece nefesini bilmek yetiyor. Ama şimdilik. Çünkü elini tutmak , sıkmak , sesini duymak , sıcaklığını  ve güvenini hissetmek istiyoruz . Bize yine fıkralar anlat istiyoruz.. Birlikte olalım istiyoruz.Toparlan babacım lütfen toparlan. Bana yine özilii de , şekerim de , büyük cızım de , ne dersen de ama evine dön Babacım.  Sakın aklından bile geçirme....Biliyorsun seni çok seviyoruz biz.... 

Allah'ım tüm hastalara ve babama acil şifalar diliyorum. Herkesi sevdiklerine , onu da bize bağışla....