25 Şubat 2012 Cumartesi

Esnemek zorunda mıydım?

Uzun süredir spor yapıyorum ama fazla esnemeye çalışmanın vereceği zararı hesaplamamış olmalıyım ki 2 gündür acı çekiyorum. Omurgayı ısıtmak için yapılan twist hareketlerinde kendime en büyük kötülüğü yapmışım , haberim yok. 

Belim tutulmuş , şiddetli bel ağrısı çekiyorum. Oturup kalkmak , yatmak , ayakta durmak , yürümek bile işkence gibi geliyor. Sürekli "ayy ayy ayy off off off" modunda 2 büklüm gezinip duruyorum. Yani gerektikçe... Onun dışında yastıklarla destekleyip en uygun şekliyle yatmaya çalışıyorum. Sürekli batma şeklindeki acı kendini hissettirdikçe de kendime kızıyorum. O kadar esnemek zorunda mıydım ? Bu acıyı çekmek zorunda mıydım? offf....

Bel bölgesini sıcak tutmaya çalışıp " Kasları aşırı zorlamaktan oluşan ağrıdır, geçer" diye düşünüyorum ama dahada artış göstermesi canımı sıkıyor. Geceleri sağa sola dönme sıkıntısı , sırt üstü yatma sıkıntısı uykumu da olumsuz etkiliyor. Hele şu acı bir geçsin , ben bir daha twist hareketlerini yaparsam . Geçer değil mi  ?!?!

19 Şubat 2012 Pazar

Sistem geri yükleme...

Bilgisayarımdaki sorun , dün geçici olarak çözülmüştü, bilgilerime ulaşamıyordum. Bu durumdan kurtulmak için "Sistem geri yükleme"yapmamız gerekiyormuş. Çünkü , bazı programların çalışmasını engelleyen başka programlar  Windows 7 ' nin çalışmasında bu tip problemler çıkartabiliyormuş. Bizde sistemi 2 gün öncesine geri yükleyerek , hiçbir bilgi kaybına neden olmadan sorundan kurtulduk. 

Bu konuyu özellikle paylaşmak istiyorum çünkü zaman zaman pek çok kişinin başına gelen tatsız bir durum . "Bunları bilmeyecek ne var?" diyenler olabileceği gibi insan başına gelmeden bazı şeyleri öğrenemiyor , mesela ben bilmiyordum öğrendim demekten de çekinmiyorum. O yüzden paylaşmak istiyorum. Bu tip konularda sorun yaşadığım zaman istiyorum ki , birileri benim yerime yapmasın. Bana anlatsınlar ben kendim yapayım , öğreneyim istiyorum. Yoksa götür pc'yi düzeltsinler çok kolay ama neden olduğunu bilmek ve nasıl düzeltileceğini bilmek istiyorum. Uzaktan yardımla bağlanıp bakalım dediyse de duymazdan geldim , "müsaitsen anlat ben yaparım" dedim. Sağolsun üşenmedi aşama aşama anlattı.

Neden 2 gün öncesine geri yükleme yapılmalı ? Çünkü sistem geri yüklemede uygun görülen tarih bu. Bazı durumlarda birden fazla tarih görüntülenebiliyormuş ama bendeki tek tarih, 2 gün öncesine ait olduğundan mecburen onu seçtim. Sistem uygun tarihi neye göre belirliyor ? Sorunsuz olarak çalıştığı en son tarihi görebildiği için

Peki ne yaptık ? İlk başta bilgisayarı dün anlattığım gibi açtık. Siyah ekranda "ctrl+alt+delete - Görev yöneticisini başlat - Dosya - Yeni Görev (çalıştır...)" açılan pencereye "expoler.exe" yazdık ve masaüstü aynen geri geldi. Sonra  "Başlat" menüsünde en altta "Programları ve Dosyaları Ara" yazan yere "msconfig" ( Sistem Yapılandırma Yardımcı programı) açtık. Orada açılan pencerede "Başlatma" menüsünde bilgisayar açılırken çalışan programları kontrol ettik. Gereksiz olanları devre dışı bırakıp etkisizleştirdik. Sonra yine "Başlat" menüsünden "Tüm programlar - Donatılar - Sistem araçları - Sistem Geri Yükleme" yaparak uygun tarihi seçtik ve sistem yüklendi. Yani yeniden başladığında herşey normaldi. Bilgileri yedeklediğime ve bunuda öğrendiğime göre daha da üzülmem herhalde... 

18 Şubat 2012 Cumartesi

Masaüstü simsiyah...

Sabah sabah yaşadığım stres canıma yetti. Hatta ağlamaktan kendimi kaybettim bile diyebilirim. Elim ayağım titredi , herşeyimi kaybettim sandım. Diyeceksiniz ki ne oldu bu kadar? Aslında son ana kadar sakin olup beklemeliydim ama olamadım işte. Tamam , biraz abarttığımı kabul ediyorum. Çünkü bu tamamen benim tedbirsizliğimden kaynaklanan bir durumdu.

Sabah bilgisayarımı açtım ve birden gördüğüm , daha doğrusu göremediğim şey beynimin dönmesine neden oldu. "Windows başlatılıyor" diyerek başlayan işlem sonrasında simsiyah bir ekranla karşılaştım. Hiç birşey yoktu , masaüstü görünmüyordu. "Olabilir" dedim . Yeniden açtım kapattım , yok. Tekrar , yine yok. Tekrar derken işte o an bende panik alarmı başladı. Ne oldu şimdi buna durup dururken? En ufak bir problem bile yokken bu da neyin nesi ?

O an masaüstündeki tüm dosyalarım gözümün önünden geçti. Yedeklenmemiş Eylül'den bu yana hazırlanmış yüzlerce dosya... İçinde notlar,toplantılar , tutanaklar, projeler, planlar , çizelgeler , sınıflarıma ait çalışmalar , var da var... Ayrıca fotoğraflar , müzikler ve alınmış notlarda cabası...Ama en önemlisi okul dosyalarım ve geri gelemeyecek fotoğraflar. Ya çöktüyse , ya herşey gittiyse...Nasıl hazırlardım aynı dosyaları ? İmkansız !! Tamda Müfettiş beklentisi içerisindeyken inanır mıydı böylesi bir şeye ? "Elektikler kesildi, ödevimi yapamadım " demek gibi birşey olurdu bu...

Bu konuda yardımcı olabilecek arkadaşlarıma telefon açarak durumu anlattım. Demez mi ? "Format lazım , gitti herşey". O an öldüm sandım. Düşünmek bile istemediğim ama ağladığım tek şey buydu aslında. Sonrasında öyle miydi , böyle miydi derken , diğer bilgisayardanda yardım alarak, benim küçük bilgisayar mühendisim olayı çözdü. Görev yöneticisinden açarak explorer.exe yazıp başlattık. Ve böylece masaüstüm aynen geri geldi bende dosyalarıma kavuşmuş oldum. Hemen yedekleme işlemine başladım , olası bir çökmeye karşı önlemimi aldım. Geç kalınmış bir önlemdi biliyorum ama artık Yerel Disk (C:) sürücüsü üzerinden de çalışmamaya karar verdim.  Bu durumun nedenini henüz bilmiyorum ama ters giden birşeyler olduğu kesin. Bilgisayarımı tekrar kapattığımda yine açamayabilirim ama en azından artık ağlamam :))

15 Şubat 2012 Çarşamba

O kafanı değiştir...

Hiç acımadan kesti saçlarımı. Arkamı dönüpte yere baktığımda en az 6-7 cm kadar kesilmiş saçlarımı görünce o an içim acıdı , pişman oldum. Oysaki ben sadece kırılmış uçlarını temizletmek istemiştim ama durum sandığımdan daha ciddiymiş. Uzun zamandır cansız duran saçlarıma can verme zamanı gelmişte geçiyormuş bile...

"Merak etme , kafana da takma kökü sende , uzar " dedi. Dedi ama uzamıyor ki bu illet saç . "Artık en yakın şahidim sensin" dedim . Kesiyorsun kesiyorsun , tam uzuyor yine kesiyorsun . Birde demez mi? " 6 aylık saçı kestim " diye. Sonuç , yıllardır değişmeyen saç uzunluğu . Ama bugün değişti . Hemde neredeyse toplanamayacak kadar değişti. Şimdilik şekil verilmiş haliyle pek anlaşılmasa da yıkadığım zaman bonus kafa olacakmışım gibi  hissediyorum.

Aldığım ilk tepkiler gayet olumluydu ama benim için gerçekten büyük bir değişiklik oldu. Değişiklikleri kolay kabul eden biri olmadığımdan alışmam biraz zaman alacak . Oğlum beni görünce "Çabuk git , o kafanı değiştir" dese de, o da benim gibi değişiklikleri kabul edemeyişinden ....

12 Şubat 2012 Pazar

Gamze Anne için ...

Gamze için gerekli bilgiler ve son durum

Gamze anneyi pek çoğumuz artık tanıyor ve durumunu biliyoruz. Ancak bilmeyenler için tekrar kısa bir bilgilendirme yapalım:

Gamze genç bir anne… 3 yaşında bir oğlu var ve kendisine lösemi teşhisi konuldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümünde yatıyor. Son durum:
* "ŞU ANDA KAN GEREKMİYOR”.

* İlik nakli gerekli. İlik nakli için donör aranmaya pazartesi günü (13.02.2012) günü başlanacak.

* Pazartesi günü kemoterapiye başlanacak. “ÖNÜMÜZDEKİ HAFTADAN İTİBAREN” Trombosit ihtiyacı olacak. “ALINAN
TROMBOSİT EN FAZLA 5 GÜN SAKLANABİLDİĞİNDEN, İHTİYAÇ
OLDUKÇA” A RH + grubundakilerin Dokuz Eylül Üniversitesi’ne gidip “TROMBOSİT” vermeleri gerekecek.

* Pazartesi günü kemoterapiye başlanacak.

* Kardeşinin iliği uymamış, yakın akrabaların uyma ihtimali yüzde 1 imiş. Diğerlerinin uyma ihtimali ise 40 binde 1. Çapa’da 27 bin donör örneği varmış. Oranın düşüklüğünü hesaplayabilirsiniz.Bu yüzden bu “havuz”daki sayı ne kadar çoğalırsa, Gamze’nin kurtulma şansı o oranda artacak.Yani, donör olmak için başvurmak ve küçücük bir tüp kan vermek ÇOK ÇOK ÇOK ÖNEMLİ.Ama aynı gün içinde yüzlerce kişi gitmesin aynı merkezlere. Bunun için organize olup liste oluşturmak gerek. Çapa’daki konsey perşembe günleri toplanıyormuş, perşembe öncesi gitmek iyi olur.

* Gamze’nin lösemi teşhisi: AML M5 (Akut miyoloblast lösemi)

* Daha önce kök hücre nakli gerçekleştirilmiş ancak ney yazık ki hastalık tekrar nüksetmiş.

* Hepiniz donör olarak kan verebilirsiniz: Akraba Dışı Doku ve Kordon Kanı Bağışı yapılabiliyor.

* Gamze için bir blog açıldı bütün güncel bilgiler burada: Gamze Akbaş
Kendisine pozitif, samimi ve iyileşeceğine inandığınızı yazmak isterseniz: gamzeakbasicin@gmail.com Buraya atılan mailleri kendisi bizzat okuyor.
* Odasına geçmiş olsun kartları göndermek isteyen anneler her ilde kendi içinde organize oluyorlar. İnternet anneleri google grubuna üye olabilir ya da Nurturia’daki oluşuma katılabilirsiniz.

ADRES:
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi-İZMİR. Oda numarası 4865 Hematoloji Servisi, Onkoloji 1. kat
Ankara’dan ilik donörü olmak isteyenler: Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İbni Sina Hastanesi, Akrabalık Dışı Kemik İliği ve Kordon Kanı Bankası Tel:(312) 508 24 44.
İstanbul’dan ilik donörü isteyenler: Çapa Tıp Fakültesi İlik ve Doku Nakli Merkezi
İzmir’den ilik donörü olmak isteyenler: Ege Üniversitesi Kan Merkezi irtibat no: 390 40 29 Randevu alarak gidiliyor.   

Kimler donör olabilir:
18-50 yaşında sağlığı müsait olan herkes kemik iliği bankasına gidip başvuru formu doldurabilir. Bir tüp kan verenler bulaşıcı hastalık testinden geçiriliyor. Hastalık taşımıyorsa bankaya kaydediliyor.

Gönüllü vericinin kayıtları bilgisayara işleniyor, hastalarla uyum sağlarsa daha ileri tetkik yapılmak için çağrılıyor. Uygunsa genel anestezi altında kemik iliği alınıyor. Vericinin leğen kemiğinden özel iğneler aracılığı ile alınan kemik iliği bir torbaya aktarılıyor. Operasyon ve dikiş gerektirmiyor ve hiç acımıyor. Kemik iliği vericisi ertesi gün işine dönüyor.

Kimler kök hücre bağışlayamaz , kimlerin kök hücre vericisi olması uygun değildir?


* 18 yaşından genç veya 55 yaşından yaşlı olanlar, ağırlıkları 50 kg den daha düşük veya beden ölçüsü endeksi 40’ın üzerinde olan aşırı kilolu kişiler
*  Belirli hastalığı bulunan ve kan bankasında kan bağışı reddedilmiş kişiler
*  Kalp ve kan dolaşım sistemi rahatsızlıkları (Örneğin koroner kalp hastalığı, kalp krizi, kalp yetmezliği, tedavi gerektiren kalp ritmi bozuklukları, düzensiz yüksek tansiyon gibi)

* Solunum yolları rahatsızlıkları (Örneğin ağır kronik astım (düzenli ilaç tedavisi gerektiren), kronik bronşit, akciğer veremi, akciğer embolisi gibi)
*  Kan, kan pıhtılaşma sistemi veya kan damarları rahatsızlıkları (Örneğin oto-immün anemi, A tipi hemofili, derin venlerde tromboz gibi)

*  Ruhsal rahatsızlıklar, santral sinir sistemi rahatsızlıkları (Örneğin tedavi gerektiren depresyonlar, psikoz, şizofreni, epilepsi, multipl skleroz gibi)
*  Oto-immün sistem rahatsızları (Örneğin romatoid artrit (romatizma), kolajenozlar, Crohn hastalığı, ülseröz kolit, troid gibi)
*   Salgı bezleri rahatsızlığı ( Örneğin Diabetes mellitus gibi)
*   Kötü huylu sayılan (kanser hastalığı) rahatsızlıklar
*   Enfeksiyona neden olan rahatsızlıklar (Örneğin Hepatit B veya C (iyileşmiş dahi olsa), kronik borelyoz, HIV-enfeksiyonu ) ve diğerleri.

*   Kendisine yabancı organ veya doku nakli yapılmış olan kişiler (Örneğin; böbrek, kalp, cilt, kornea tabakası, beyin zarı, baldır siniri gibi )
*   Bağımlılığı bulunan kişiler ( Örneğin; alkol, uyuşturucu madde ve ilaç bağımlılığı gibi)

Bir annenin hayata yeniden doğuşu için binlerce insan bir araya geldi.
Haydi güzel insanlar, haydi !!

9 Şubat 2012 Perşembe

Esas bugün tatilmiş :)

Aslında Perşembe günleri haftanın en yoğun iş günüm . Her dersler , hemde nöbet açısından . Ama öyle güzel bir gün denk geldi ki , toplantılar nedeniyle yarım gün okul , yarın gün nöbet . 

Bende erken erken evime geldim. Kaç saattir evde yalnızım ve tık yok. Bu bazen çok hoşuma gidiyor. Gürültülü bir ortamda çalışıyor olmamdan kaynaklanıyor olsa gerek ki sessizlik ilaç gibi geliyor. Sessizliği seviyorum.

Bir süre sonra Power Türk TV 'nin eşlik etmesiyle sesleniyor evim. O da olmazsa olmazımdır. Keyifle birbirimize eşlik ediyoruz. Kendime yiyecek bir şeyler hazırlayıp , kahvemide alıp kendimi TV'nin karşısına bıraktım. Akşama ne pişireyim derdim yok , ev dağınıkmış  toplayayım derdim yok , biraz ütü varmış yapayım derdim yok , yıkanacaklar var ama acelesi yok. Düşünecek olsam dünya kadar iş var ama yok . Hiç kendimi üzemem , dert edemem. Çünkü , bugüne özel birkaç saatlik tatilimin tadını çıkarmak istiyorum. 

Müzik , Bilgisayar, TV , kitabım , kahvem herşey tamam. Bunlar keyif midir ? 
Evet , keyiftir ;)  

5 Şubat 2012 Pazar

Taşmazsa olmaz...

Her defasında o sütü taşırmasam , tencere değiştirmesem , ocağı temizlemek zorunda kalmasam olmaz. Bu kez daha dikkatli olacağım , ocağımı batırmayacağım , sütü unutmayacağım desemde mutlaka ama mutlaka taşırmışımdır. Sanki inat yapar gibi...

Hafif bir yanık kokusu beni çağırınca " Hayy Allah , yine mi tühh!  " moduna girip , sonrada "  oh ! olsun sana , dalarsın başka şeylere , o süt seni beklemez , taşar " diyorum. Ve yok yere ocak temizleme işi çıkıyor başıma.  Neden o sütün başında beklemek bu kadar sıkıcıdır ki ? Bırakıp gidincede cezamı çekmek zorundaymışım gibi...

Neyse  her hafta olduğu gibi , bu haftada  :) süt başka tencereye aktarıldı , ocak temizlendi , kısa bir kaynatma işleminden sonra mayalanma sıcaklığına gelmesi için bekletilmeye alındı. Kendilerinden yoğurt yapmayı planlıyorum da. Bu arada  "süt taşırmaz" taşı kullanan var mı ? Hep gördüğüm ama almayı ihmal ettiğim bir şeydir. Faydalı bir şeyse almalı derim...