15 Eylül 2012 Cumartesi

Hayat kulemiz yıkılırsa...

Dünden umutluydum ve neyseki herşey yoluna girdi . İçim biraz daha rahat ama yine de bencillik etmek istemiyorum . Aynı durumda olan o kadar çok arkadaşım var ki , benimle aynı duyguları paylaşıyorlar. Üzgün, mutsuz ve isteksizler... Kiminin ki çözülebiliyorken , kiminin ki çaresiz kalıyor. Ve ister istemez sisteme boyun eğmek , mutsuz bir şekilde göreve devam etmek zorunda kalıyorlar.
 
Bir insan hayatını öyle bir düzene koyar ki , evini , ailesini , çocuğunu , okulunu ve daha düşünülmesi gereken pek çok ayrıntıyı aynı anda hesaplayarak , herşeyi buna göre organize eder. Ama aradan öyle bir taş çekilir ki , özenle yaptığın hayat kulesi bir anda yıkılır , enkazın altında kalırsın. Ve hiç kimse sorumluluğu üstlenmez. O taş çekilmiştir ve kule yeniden yapılandırılacaktır. Artık nasıl yaparsan yap !!! Nerede kaldı bunun insani yanı ? Maalesef yok , böyle bir ayrıntı düşünülmemiştir bile. Verilen bir emirdir, birilerinin işi görülürken birileri de ceza çekecektir. Yani ya yapılacaktır , ya yapılacaktır... 
 
Bu şartlarda hangi birini düşünürsün ? İşini mi , aileni mi , geçimini mi , çözümünü mü? Karmakarışık olur kalırsın. Sonra yapılan o işten verim bekle , güler yüz bekle. Mutsuz ediliyorsan mutlu etmenede imkan yok. Ve bence bunu başarabilenlerin sayısı çok azdır diye düşünüyorum. Ne olursa olsun içinde bulunduğun psikoloji , bir şekilde karşıya da yansıyacaktır. Zincirleme olarak mutsuz , umutsuz olacağımıza  , taaa baştan mutlu etmeli , umut vaad etmelidir insan ...
 
Yoksa çok mu karamsarım ?

Hiç yorum yok: