Hikayesi biraz karışık aslında. Önce güzel bir tesadüf , sonra tatsız bir gidiş ve mutlu bir dönüş. Gözleri kapalı bir şekilde annemin ayaklarının dibine gelmiş acı acı miyavlayaraktan. En fazla 2 günlükmüş.
Annemde kıyamamış , " gecenin bir saatinde onu açlıktan ölüme terkedemezdim" diyerek almış , eve getirmiş. İyiki de getirmiş. Gerçi niyeti biraz büyütüp bırakmakmış ama olmadı . Şimdi Boncuk , evin yeni neşesi ve bir numaralı ilacı oldu. Öyle böyle derken de 6 aylık oldu bile. Buraya kadar herşey güzel bir tesadüftü.
Peki ya tatsız gidiş , o nasıl oldu ? İşte burası uzun hikaye. Sunny' nin kaybından sonra annem babam çok etkilendi. Sevgisi bambaşkaydı ama bir daha hayvan bakmama kararı aldılar. Ta ki Dalgıç gelinceye kadar. Ama Dalgıç , gereken sevgiyi yeterince veremedi. Sonuçta o bir kaplumbağaydı ve yapabildikleri oldukça sulu bir çerçeve içinde kısıtlıydı :) Kucağına alsan alamazsın , sevsen sevemezsin , yanında yatıramazsın , konuşsan anlatamazsın gibi gibi.
Bazı sağlık nedenlerinden dolayı da evde hayvan bakmama kararı alındığı için annem kediyi biraz büyütüp , kendini kurtarabilecek hale gelince güvenli bir yere bırakmak düşüncesindeydi. Ancak geçen 2-3 aylık süreçte annem onu yavrusu gibi benimsedi, biberonla besledi . Zaten inat ediyor başka hiçbir mamayı da yemiyordu . Öyle minikti ki. Bu sürede aralarında güçlü bir sevgi bağı da oluştu. İnanılmaz bir enerji aldılar Boncuktan. Ama annem hala onu vermekten söz ediyordu yoksa kopamayacağını o da biliyordu. Kardeşim onun hayvan barınağına bırakılabileceğini , orada isteyen ailelere verildiğini duymuştu . Annem bir anlık yanılgıyla "tamam" demiş oldu.
Herşeyi iyice düşünmüştü . " Birkaç gün üzülürüm ama sonra alışıp unuturum " diyordu. Ya da öyle sanıyordu. İşte tatsız gidiş macerası böyle başladı....
Annemde kıyamamış , " gecenin bir saatinde onu açlıktan ölüme terkedemezdim" diyerek almış , eve getirmiş. İyiki de getirmiş. Gerçi niyeti biraz büyütüp bırakmakmış ama olmadı . Şimdi Boncuk , evin yeni neşesi ve bir numaralı ilacı oldu. Öyle böyle derken de 6 aylık oldu bile. Buraya kadar herşey güzel bir tesadüftü.
Peki ya tatsız gidiş , o nasıl oldu ? İşte burası uzun hikaye. Sunny' nin kaybından sonra annem babam çok etkilendi. Sevgisi bambaşkaydı ama bir daha hayvan bakmama kararı aldılar. Ta ki Dalgıç gelinceye kadar. Ama Dalgıç , gereken sevgiyi yeterince veremedi. Sonuçta o bir kaplumbağaydı ve yapabildikleri oldukça sulu bir çerçeve içinde kısıtlıydı :) Kucağına alsan alamazsın , sevsen sevemezsin , yanında yatıramazsın , konuşsan anlatamazsın gibi gibi.
Bazı sağlık nedenlerinden dolayı da evde hayvan bakmama kararı alındığı için annem kediyi biraz büyütüp , kendini kurtarabilecek hale gelince güvenli bir yere bırakmak düşüncesindeydi. Ancak geçen 2-3 aylık süreçte annem onu yavrusu gibi benimsedi, biberonla besledi . Zaten inat ediyor başka hiçbir mamayı da yemiyordu . Öyle minikti ki. Bu sürede aralarında güçlü bir sevgi bağı da oluştu. İnanılmaz bir enerji aldılar Boncuktan. Ama annem hala onu vermekten söz ediyordu yoksa kopamayacağını o da biliyordu. Kardeşim onun hayvan barınağına bırakılabileceğini , orada isteyen ailelere verildiğini duymuştu . Annem bir anlık yanılgıyla "tamam" demiş oldu.
Herşeyi iyice düşünmüştü . " Birkaç gün üzülürüm ama sonra alışıp unuturum " diyordu. Ya da öyle sanıyordu. İşte tatsız gidiş macerası böyle başladı....
* devamı yarın......
2 yorum:
Allahım bebek bu yaa.Nasılda emiyor biberondan.
bebek bebek görmelisin yaa çok sevimli ama fena ısırıyor cadııı
Yorum Gönder