10 Ekim 2008 Cuma

En azından İstanbul...

Artık içim daralıyor, dayanamıyorum . Diken üstünde gibi , hiç birşeye adapte olamıyorum. Çünkü hala atama işi sonuçlanmadı. Hem hangi işi düzgün yaptılar ki , şimdi bu işi düzgün yapsınlar ? Benimki de laf...Delirmemek elde değil !

Derrslerimde her gün duygu dolu anlar yaşıyorum ... Sevildiğimi görmek beni sonsuz mutlu etse de , gideceğimi bilmek de bir o kadar acı veriyor. Dersin ortasında gelip sarılanlar, "sizi çok seviyoruz , biz size çok alıştık , ne olur gitmeyin diyenler.." Kolay mı sanıyorlar ? Ben çok mu gitme taraftarıydım? Oysaki aynı duyguları bende paylaşıyordum . Onları teselli etmeye çalışıp güçlü görünmeye çalışıyordum . Çünkü içimde bir yerlerde bu fikre alıştığımı düşünsem de hala kabullemediğim yerler vardı. Dava açma işi ise, kafamın içinde kocaman bir soru işareti şeklinde beni rahatsız etmeye devam ediyor. Yapmalı mıyım , dayanabilir miyim bilmiyorum. Sanki bu bir savaşmış ve ben bu savaşı kaybetmiş gibi elim kolum bağlı hiç birşey yapamamış olmaktan , kabullenmekten başka çaresi yokmuş gibi ferman kağıdını beklemekten başka birşey yapamıyorum. Kararname Pazartesi günü gelir diyorlar. (kara name şeklinde...) Bu da demek oluyor ki , benim için zor bir hafta geliyor...

Simdi ise içim biraz buruk ,biraz da heyecanlı bir haftasonu geçirecek olmanın , bana iyi geleceğini düşünüyorum . Bir kaç kez turnuvaya gitme fikrimden vazgeçsem de , bana iyi gelen bir şeyler mutlaka çıkar diye gitme kararı aldım . En azından istanbul... En azından Kız Kulesi manzarası , Boğaz köprüsü , Dostlarım ve Go olacak ... Unutmaya değer ...

2 yorum:

Böcek dedi ki...

özii can bu mesele ne kadar da uzadı böyle ya..
kafana takmamaya çaliş,onlar yeni öğretmenlerine de alişirlar merak etme..sen üzme bence kendini..

İlknur dedi ki...

inşallah herşey istediğin gibi olur.