
.
Küçük beyimiz dün babasıyla beraber havuza gitti. Yüzecek , eğlenecek , haklı olarak çok da mutluydu. Taa ki eşim beni arayıp , arkadan ağlayan oğlumun sesini duyana kadar... Yüreğim ağzıma geldi. Ve sakin sakin konuşmaya çalışan eşimi dinlemeden “ noldu nolduu çabuk söyleeee ” diye panik oldum. Havuza dalınca sen git , karşı duvara çarp , önden 2 dişin ucunu kır , çık. O orada ağlar , ben evde ağlar. 15 dk.' lık yol sanki 2 saat gibi sürdü , bir türlü gelemediler. Evin içinde bir sağa bir sola , geçmek bilmedi o anlar geçmedi...
.
Biliyorum kendimi tutmalıyım “ Halledilir oğlum , ne olur üzülme” diyerek destek olmalıyım ama ne mümkün ? Bu yaşta sağlam dişin kırılsın , yerine dolgu mu , kaplama mı yapılır yoksa başka birşey mi yapılır bilemiyorum sadece ağlıyorum. Allah beterinden korusun dedim defalarca , düşününce aklıma neler neler geliyor ama çok üzüldüm , içim acıdı işte. Daha dün dedim “ Dişlerine iyi bak onların yerine yenisi gelmez , çok önemli ” diye . Ve bugün bana diyor ki “ Niye sanki 2 tanecik hakkımız var ki , niye 3 tane çıkmıyor ? Bu vücut bunu düşünmüyor mu ? Keşke yerine yenisi gelseydi " diye ağladın ya , bittim annem ben , bittim. Keşke gelebilseydi , inan senden daha çok isterdim. Sonradan beni rahatlatan tek şey diş hekimimizin “ ben hallederim benim kızımında kırılmıştı ” demesiydi.