16 Aralık 2008 Salı

ZaAf ...

Kedilerle ilgili bu durumu yeni öğrenmiştim. Normalde sokak kedisi kendini saldırgan köpeklere karşı koruyabilirmiş. Bu direnci kıran tek şey neymiş biliyor musunuz ? Sevgi...

İnsanoğlu, eğer bir sokak kedisinin başını okşar ve ona şefkat gösterirse kedicik kendisinin koruma altında olduğunu zanneder ve sivri tırnaklarını içeri çekermiş. Ve vahşi köpeklerin azgın dişlerini gırtlaklarında veya itlaf ekiplerinin zehirli etlerini midesinde bulurmuş. Küçücük bir dokunuşta gardı düşen ve ölümcül yaralara açık hale gelen sarmanların kaderinde kendi aşk hayatımızın hülasasını buldum. Biz de Eros'un şefkatine sığınıp, sevdalanınca en mahrem zaaflarımızı ele vermiyor muyuz ? Yıllar yılı ardına sığındığımız barikatların anahtarını gönüllü teslim edip, tırnaklarımızı içeri çekmiyor muyuz ? Sevginin bizi kollayacağına,sarıp sarmalayacağına dair ön kabulümüz yüzünden koruma duvarlarımızı gönüllü kaldırıp, yaralarımızı açık hale getirmiyor muyuz ? Sonra ne oluyor ? Sevdamız en büyük zaafımıza dönüşüyor. Saçımızı okşayan elin , bizi ilelebet kollayacağına inanıyor, tatlı sözlere kanıyoruz. Taklalar atıp, cilveler yapıyoruz. Ve en ummadığımız anda, en korunaksız halimizle yakalanıyoruz aşkın hoyrat yüzüne... Şefkatimiz katilimiz oluyor.

Ders almak mi ? Ne münasebet!.. Daha son ihanetin yarası kabuk bağlamadan, yeni yaralar için aralıyoruz kalbimizin kapılarını... Zavallı bir kedi yavrusundan farkımız yok aşkın karşısında...Boynumuzda, kalbimizde pençe pençe darbe izleriyle, her sıcak dokunuşta çocukça uysallaşıp, her hayal kırıklığında 'köpek gibi' pişman olarak, her terk edişte acı çekip her dönüşte biraz daha kanayarak, kanayan yerlerimizi kediler gibi dilimizle yalayarak, 'Bir daha asla'larla 'Daima'lar arasında yalpalayarak yara bere içinde yaşıyoruz.

O yüzden 'Melek'ler, içe kıvrık partilere gömülüyor. Ve hayata 'Şeytan'lar hükmediyor. Belki de en iyisi kuyruğu her daim dik tutmaktır...Şefkate kanmış mevta bir ev kedisi olmaktansa, gardını almış hayatta bir sokak kedisi kalmak daha iyidir.

Can Dündar....
.
** Gardımızı alamadığımız için , asla sokak kedisi olamadık sanırım. Zaten ben biliyorum , ev kedisiyim :)

6 yorum:

SMİLENA dedi ki...

demek bizim arka bahçede baktığımız kedi onun için diğer kediler ve kopeklere karşı kendini savunamiyormuş.zavallıcık bilmeden doğanın dengesini bozmuşuz.

Benim Hayatim dedi ki...

Çok güzel bir yazı bu, insanı düşündürüyor. Paylaştığın için teşekkürler.

frambuazlı ruh pastasıyım dedi ki...

ben de sizofren kediyim sanirim, bazen sokak, bazen ev kedisi, bazen evdeyken sokak kedisi. benim kuyrugun ayari biraz bozuk anlasilan, olan yakinlarimdakilere oluyor:))

simdi kedicikleri yolda gorup sevemeyecek miyiz yani, sevdik mi de illa eve mi almamiz gerekcek, ben alsam da sevdicegim istemez, ikimizi de kapinin onune koyar valla...

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Güzel bir yazı. Demek öyleymiş. Kedileri pek sevmem naskör derler kediler için. Ama her canlı sevgiye muhtaç sanırım. Çok hoşuma gitti yazı. Sevgiyle kal canım.

Ebruli dedi ki...

Kedileri cok severim. Ama bence onlar her zaman tirmalamaya hazir gibiler sanki. Ben de "sokak kedisi" olamam. Ev kedisiyim...

Primarima dedi ki...

Hiç bilmediğim bir şey daha öğrendim ..iyiki paylaştın bizimle özii ,çok teşekkürler:)