12. Geleneksel Halloween Partimiz
2 gün önce
Geriye dönüp şöyle bir arşive baktığımda , “yazmak” adına verimsiz bir yıl geçirdiğimi görüyorum. Gerçi yazmadım diyemem , her zaman birşeyler yazdım ama çoğunu yayınlamadım. Çünkü bazen onlar benim çığlıklarım , çizgiyi aşan son noktalarım , üzüntü ve gözyaşlarımdı , onlar benim çaresizliklerim ve anlaşılamayışımdı.  Bazen de sevdiklerimin yaşanmışlıklarıydı. Yazdığım ama yayınlayamadığım sonradan baktığımda , önemsiz bulduğum  “ne safmışım , neleri de dert etmişim ” diye söylendiğim , kendi kendime güldüğüm yazılarda oldu. Çoğunu sildim gitti ama kayda değer olanları başka bir zaman için beklettim , sadece yanlış anlaşılmasın , bunaltmasın diye. 
Birkaç zamandır telefonuma musallat olan , yurt dışı abonesine kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum. Kendisi olur olmaz saatlerde çağrı bırakıp , aklınca beni merakta bırakmayı planlayan , benimde hiç ama hiç tanımadığım yurt dışı telefonuna  geri döneceğimi düşünen kişidir. 359 koduyla arayan bu şahsiyet yada şahsiyetler , edindiğim bilgilere göre ev , yemek , para ve kontör talebinde bulunuyormuş. Yani dolandırıcı bir şebekeymiş. Ayrıca yanlışlıkla telefona cevap verilirse faturada epey bi kabarık geliyormuş . Lütfen dikkat...
Bir de düzenli olarak gelen bir mesajım var. "TEBRİKLER ! Hediye KOL SAATİ kazandınız . HEMEN şu şu şu numaradan arayın , kaydınızı yaptırın ( yaptırın da görün gününüzü !!) " Sağol be canım , o kol saati ! senin olsun. Eminim pek çok kişiye hala ısrarla da gidiyordur bu mesaj . Ama düşünsenize , aslında ne kadar da şanslı insanlarız . Yoksa , içimiz mi fesattır nedir anlamadım ki . Bak ne güzel insancıklar bize sürekli hediyeler göndermek istiyor ama biz onlara geri dönmüyoruz cık cık cık çok ayıp ediyoruz çook. Oysaki şimdiye kadar ne çok saatimiz olurdu :)) Saatçi bile açardık :)))
Ahh! şu erkekler ahh! Hasta olmaya hiç ama hiç  gelemiyorlar. Mız mız da mızz , çocuktan beter çocuk oluyorlar. Yaşı kaç olursa olsun , büyüğü de aynı küçüğü de. Sanıyorum ki çok azdır sessiz sakin olanı.  Sanki bir tek onlar kötü hissediyormuş gibi ay ayy ayy ölüyorum , ııhh , aahh , ay amann , offf . Kimse benimle ilgilenmiyor , dayanamıyorum artık demeler bununla beraber sürekli oflama ve inlemeler , ardı arkası kesilmeyen istekler...Yani sürekli bir naz durumu...
Maaşımızı aldığımız  A bankasıyla olan sözleşmemiz sona erdiğinden başka bir B bankasıyla anlaşılmış . Genel anlamda bankamızla çalışmaktan gayet memnun olsakta olaya bakış açısı çok farklı ve zaten bizim dışımızda gelişen bir durum. Yani tamamen duygusallll ! yaklaşılmış. Yok , daha iyi şartlarmış da , daha bir güvenilirlikmişş te , vs , vs ...
Ve ben...Yani benim için imkansız bir birliktelik. Ama insan yeni bir şeyler denemekten de çekinmiyor galiba. Ya da adına "denemek" demeyelim de , bir "zinciri kırmak" diyelim. Biliyorum , hiç birşey anlaşılmadı , ne oluyor , kim , ne zinciri , ne kırması ? 
Öyle çabuk alışıyoruz ki her türlü yeniliğe , sonrada hiç kullanmamışız gibi eski olan şeyleri garipsiyoruz. Alışveriş merkezleri , restaurantlar , cafeler , bazı iş yerleri ve daha pek çok yerin tuvaletlerinde temizlik adına kullanılan kolaylıklardan bahsetmek istiyorum. Ama benim burada takıldığım konu , alışkanlıklarımız. 
Kullandığımız köpük sabun , fotoselli musluk ve fotoselli kağıt havlu makinesine alışmaktan  bahsediyorum. Mesela kağıt havlu inanılmaz bir kolaylık , kişiye özel , tek kullanımlık . Özellikle de kalabalık ev ortamlarında havlu takibi gerektirmeyen bir durum.  Eline köpüğü al , köpürt , musluğun altına gel açılsın , elini yıka , sonra da elini havlu makinesine doğru uzat "dırrttt" havlu gelsin. Oh ne güzel bir kolaylık , ne güzel bir temizlik . Diğeri de hem su israfını önleyen hem de binlerce kişinin elini musluğa sürmeden yıkayabilceği kolaylığı sağlayan fotoselli musluklar. Dokunmadan elini uzat açılsın , çek kapansın. Süperr... 
Çığlık çığlığa koşarak yanıma geldi . Ağlamaktan titriyor , yerinde duramıyordu. Zorla sakinleştirdim ve ne olduğunu anlatmasını istedim. Sonra da çaktırmadan gülümsedim . Yani , o anı ben yaşasaydım , benimde yapacağım şey , kesinlikle aynı tepki olurdu. Elinden tuttum ve odasına bakmaya gittik. 
Bazen aşırı yorgunluk hissettiğimde , özellikle de hem beyin hem bedenen tamamen gücüm tükendiğinde herşeyden uzaklaşmak , sessiz sakin kalmak isterim. Böyle zamanlarda da hiçbir plan yapmadan hemen eve gelip , çantayı , üstü başı fırlatıp , evin hiç sağına soluna bakmadan , dağınıkmış , kirliymiş , yemek yokmuş , hiç ama hiçbir şeyi umursamadan bazen çalan telefonları bile duymadan hooop battaniyemin altına sızarım. Büyük bir ihtimalle de 2-3 dk. içinde uykuya dalarım. Sonrasında ise kısa kısa rüyalar başlar. Oradan oraya koşturmalar , yetiştirilemeyen işler , çözülemeyen sorunlar uykuda bile peşimi rahat bırakmaz . Beden dinlenmeye geçmiştir ama beyin hala çok yoğundur. Hatta saçmalayacak kadar... 
Birbirlerini çok seven , yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen, günün her anını birlikte geçiren , dertlerini paylaşan yani iyi kötü her an birbirlerine destek olan iki can arkadaşım var .İkisinide çok severim ve birbirlerine olan uyumlarına da her zaman hayran olmuşumdur. Ama şimdi ufak bir tatsızlık yaşadılar. Belki kendi yaşadıkları stresli anlardan , belki o an için uygun olmayan ortamlardan , belkide bir anlık parlamayla birbirlerine söylenmeyecek sözleri sarfettiler. Tabiki çok kırıldılar , çok üzüldüler. 
İki kaplumbağanın suları bitmiş. Su almak için okyanusa gitmeye karar vermişler . Ancak 20 yıl sonra varabilmişler. Ama kova almayı unutmuşlar. 
Ayakta geçirilen ufak tefek rahatsızlıkları saymazsam uzun zamandır ateşlenip hasta yatmamıştım. Yani bu kez fena yenik düştüm ve hafta sonunu antibiyotikle , uyuyarak ve sık sık üşüme terleme şeklinde geçirdim. Aslında antibiyotik içmek en sevmediğim şeydir ama söz konusu boğaz enfeksiyonu olunca mecbur kaldım. Çocukluktan beri bademciklerim çok sık iltihaplandığından , kalp romatizması geçirmiş bir durumum var. Şu an için bana verdiği bir rahatsızlık olmasa da etkileri kaybolmuş değil . O nedenle boğaz enfeksiyonu beni her zaman korkutur. Özellikle de ilerleyen yaşlarda kapakçıkların yıpranması veya görevini yerine getirememesi durumunda kapakçık ameliyatı gerekebileceği düşüncesi beni oldukça rahatsız ediyor. 
Kalp romatizması  , kalp kapakçıklarında görülen bir bozukluk olup kapakçıkların tam olarak kapanmamasıyla ilgili bir durum. Ancak beraberinde üfürüm de görülebiliyor. Üfürüm olayı kapakçıklar açılıp kapanırken , tam olarak kapanmayan kapakçığın arasından geriye doğru kan akışında meydana gelen bir dengesizlikten kaynaklanıyor.  Yani kan aorta pompalanırken  sol karıncığa geri kaçıyor . Bu da normaldan farklı bir sesin oluşmasına ve vücuda daha az kan pompalanmasına , dolayısıyla da kalbin daha çok ve hızlı çalışmasına neden oluyor . Bu nedenle de kapakçıklar normaldan daha fazla çalıştığından yorulup , zarar görebiliyor. 
Kendinden gayet emin , ukala tavırlarıyla sınıfa girip , ellerini sıranın üzerine sertçe vuruyor. Hoşlandığı kızın karşısına geçiyor ve yüksek sesle soruyor. 
Tuhaf bir gün benim için. Tuhaf diyorum çünkü bedenen evde bulunmama rağmen , ruhen tamamen başka bir yerdeyim.  Ne yapmam gerektiğine karar
Şu 2-3 gündür telefonlarıma birşeyler oldu. Kendilerini kaybetmiş gibiler. ( Ba-ba-ba- bi de telefonlarıma demez mi ? Görgüsüz işte nolcakk ! Aman canımm ne alakası var , hem konu bu değil , geçiniz ) Tamam tamam , geçiyorum , kendilerini kaybetmiş gibiler diyordum . Sabahın köründe ısrarlı ısrarlı çalmalar , durdurma çalışmalarıma rağmen bıkmak usanmak bilmeyen tekrarlamalar , kulağa hoş gelen müzikleriyle yastığa daha bir gömülmeler filan , anlamış değilim. Nesi var bunların ? Sanki sözleşmiş gibi , biri bitiyor biri başlıyor , bi inat bi inat dertleri neyse…
 
Huylu huyundan vazgeçmiyor işte. Yine daralttı hepimizi ve içinden çıkılmaz bir hale soktu. O birşey değil , sırf bu yüzden sevdiklerimi kaybetmekten korkuyorum. İçlerinde yaşattıkları canavarın günden güne büyümesinden ve onlara zarar vermesinden korkuyorum. Hiçbir şey bilmeden , hiçbir şey çözemeden  , sadece düşünmek  , sürekli sorunla karşılaşmak çok sinir bozucu . Yetmiyormuş gibi sonra da karşında geniş bir yürek bulmak , “bişey olmaz , bişey olmaz” diyen . Nasıl olmaz yaa , oluyor işte görmüyor musun ? Anlamıyor musun ?