23 Aralık 2013 Pazartesi

Boş tabak gitmez ama birikir :)))

Komşular arası ikramlar vardır hani. Otururken birdenbire " ding dong"  kapı çalar ve bakarsın ki elinde tabakla komşun gelir. Güzel şeydir ne yalan söyleyeyim , benim çok hoşuma gider. Getirenin eline , koluna , gönlüne sağlık...
 
Zaman zaman bende yaparım ama onlar kadar hamarat olmadığımdan ya da tembel olduğumdan çok yapamam. Şimdi şöyle sıkıntılı bir durum var aslında. Bu şekilde tabaklar birikmeye başlıyor. Bizde gelen tabak boş gitmez gibi düşünce vardır ya , öyle boş boş geri veremiyorum. Özel olarak bir şeyler yapmam gerekiyor. Aslında yapmıştım da , biriktirmeden götürecektim ama başına neler geldi neler , şaka gibiydi...
 
Bir keresinde tam kahvaltı sırasında hamur kızarması mı derler , pişi mi derler öyle birşey gelmişti. Ben kısaca hamur derim. Sıcak sıcak çok güzel gitmişti kahvaltıda. Ellerine sağlık valla. Daha o tabağı geri götüremeden geçen gün bir yenisi geldi. Utandım ama komşum bu tarz şeyleri yapmayı çok seviyor ve çok da başarılı. Önce beni aradı " Evde misin ? Evdeysen mutfak pencereni açar mısın birşey göndereceğim" dedi. "Değilim canım spordayım ve nefes nefese yürüyorum, canım çıktı . Yine ne yaptın ? Acı bana kızım " dedim. "Yok" dedi "Acımam , senin için rahat ediyor mu komşun kiloluyken sen zayıflayacaksın. Kıskanıyorum seni, eve gelince Aşureni almaya gel " diyince kahkahayı bastık. Anlayacağınız Aşure yiyeceğim diye biraz fazla yürüdüm :)))
 
O tabakları dolu götürecektim ya , başına neler geldi onuda anlatmadan geçmek istemedim. Bir keresinde kek yaptım , çöktü. Halbuki her zamanki başarılı olduğum keki yapmıştım ama önce kabardı sonra çökünce içi ıslak kek gibi kaldı , beğenmedim , göndermedim. Aradan 2 gün geçti , bu kezde irmik helvası yaptım. O da cevizli cevizli çok güzel oldu ama dinlensin diye bıraktığımda meğer ocağın altını açık unutmuşum. Son anda kokuya yetiştim ama çoğu yanmıştı. Yani o da olmadı.
 
Şimdi o tabaklar üst üste dizildi. Bir üçüncüsü gelmeden , zarar ziyan  etmeden güzel bir şeyler yapıp , o tabakları götürmem gerekiyor :))

Ve hatta yaptım bile.Hemde SÜTLAÇ. Tabii götürürken tabağı düşürüp kırmazsam , sağ sağlim ulaştırabilirsem süper olacak :))


 

8 yorum:

Mert dedi ki...

TD'ye gelmişsiniz diye teşekkür ederek reklamı yazayım: :) :)

Bu arada Kafa Dergi ve Ters Düz'de yazılar/konular hızla devam ediyor efendim. Pazartesi bitip salı başlar başlamaz -yani bir klasik olarak tam 00.00'da her iki blogda da yeni "post" var, bekliyorum. Kafa'da blog camiasıyla ilgili eğlenceli ve bilgi verici bir yazı var.

Ters Düz'deyse gerilimin 10. ve 11. bölümlerle birlikte hızla tırmanacağını söylemek yanlış olmaz, hatta bundan önceki 9 bölümün ısınma turları olduğu bile itiraf edilebilir.

Olay örgüsünün her bölümle birlikte iyice karmaşıklaştığını biliyorsunuz. O yüzden pat diye söylüyorum. Ece hiç olmayacak bir insanla gecenin karanlığında bir araya gelecek: Nilgün'le.

Handan dedi ki...

İzmir'de aşure ayında gelen kâselere ne yapacağımı bilmediğimden irmik helvası yapmayı öğrenmişliğim vardır benim, olaya bu derece baş koyduydum yani:-)

özii dedi ki...

Ben teşekkür ederim Mert , sende hoşgeldin.. yazıların heyecanlı.

Birinci bölümden başlamalıyım Nilgün kim demeden önce :)))

özii dedi ki...

Handanım çözdüm meseleyi kurtuldum kaseden :))

Hamarat dedi banaaaa :))) bilmez kendisi en hamarat :))))

cem dedi ki...

komşu blogu okumuyordur umarım :))

bir de bana öyle çat kapı gelmesin ya, ziyan oluyor. Mesela aşure gelebilir ama hamur işi yemem ben. yağlı yemem, tuzlu yemem...

ben kapıya bi liste asayım en iyisi diyeceğim de, zaten kmse bana bir şey getirmiyor :)) bi yaşlı teyze vardı ona da "teyze ziyan oluyor, boşuna yorulma" dedim o da daha getirmiyor :)

özii dedi ki...

Teyzeye söyle Aşure yapsın madem :))))

Adsız dedi ki...

valla bana komşulardan pek bişey gelmedi şimdiye kadar ama...

yan masadan yanar dönerli meyve geliyo ara sıra.

o sayılır mı:))

özii dedi ki...

:)))) yanar döner meyve iyiymiş.. sayılır ama hesap sana kalabilir :))))